William B. Irvine'in "Güzel Yaşam Kılavuzu" kitabı, modern yaşamın getirdiği stres, kaygı ve mutsuzluk gibi sorunlarla baş etme yolunda Stoacılık felsefesini rehber alıyor. Irvine, okuyuculara Stoacı prensiplerin günlük yaşamda nasıl kullanılabileceğini açıklayarak, daha tatmin edici bir hayat sürmenin yollarını araştırıyor.
Kitap,
Erenlere vardım: Çok sevdim sizi dedim;
Hani ya ispâtı dediler...
Aşkın ateşine yandım dedim;
Dumanın çok hani nerde külün dediler...
Dertlendim derman istedim;
Allah derdini artırsın dediler...
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
Hani sen iyiydin
Halden anlardın
Hani sen git demiyecektin bana
Ve ben herşeye rağmen gelecektim
İçimde bir umut
Ellerimde olgun meyvalar
Dünya nimetleri
Halkın ℅95'lik bir bölümü eski rejime göre çok daha iyi yaşam şartlarından memnun durumda. Bu insanların ne toprağı vardı ne işi vardı. Hızla açlık durumuyla karşılaşıyor ve her zaman hastalıklardan kırılıyorlardı. Oğlanlarını, kızlarını hatta eşlerini satmak durumunda kalıyorlardı. Kendileri için yaşam zordu ve güvenli değildi.Baskıya ve sömürüye maruz kalıyorlardı. Köleler gibi çalışıyor ve emeklerinin karşılığını alamıyorlardı.
Mevcut durumda kendi yaşamlarının efendileri oldular ve çalışmalarının meyvelerini alıyorlar. Yine çalışıyorlar ama acı çekmiyorlar. Ayrıca yaşam standartları ve güvenlik durumları önceye oranla çok daha iyi durumda. Önceki dönemlere oranla daha çok çalışan sadece yüzde 5'lik bir dilim bulunuyor. Bunlar eski rejimde ya hiç çalışmamış ya da çok az çalışmış kişiler. Fakat şu an, yaşamak için çalışmak gerektiği konusunda daha bilinçliler. Ulusal savunmaya ve ulusal inşaya katkı sunabilmeleri için ayrıca halkın yaşam standartlarının yükseltilmesi için çalışmaları gerekiyor. Bu nedenle halkın yaşam standartları her alanda hızla gelişiyor ve şu an daha güvenliler. Ve gelecekte ülke genelinde tüm alanlardaki gelişmelerle birlikte halkımız ailesinde ve bireysel yaşamında mutluluğunu sürdürecek.
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
...
Hava yağmurlu..
Pardesümün yakasını kaldırdım
kalabalığa karıştım dilim de Nazım şiiri...
"Ve gün gelir
konuşmak yerine susmanın
yaklaşmak yerine mesafe koymanın
beklemek yerine unutmanın
seni daha az incittiğini öğrenirsin…
Nazım Hikmet Ran"
.
Günaydın sevdiğim.
Sevgide ömrümü vereceğim.
Duyguda ilham perim.
Masallah prensesim.
Hayalimin kaynağı.
İrademin dayanağı.
Bildiğim bilmediğim herşeyim.
Günaydın demekle dahi olmuyor aydın günüm sen gözlerinle bakmadıkça. Güneşe dönüp ibadet eden Zerdüştinin yönelmesi misalidir senin gözlerine bakmam.
Sabahları aydınlık ve akşamları onlarla bir başınalıktır dileğim.
Ey sevgili!
Böyle uzunca satırlar boyu yazsam dahi sana içimi bir zerre misali soğutmuyor. Az bir miktarını dahi anlatamıyor bu cümleler, şiirler, mısralar.
Yok!!!!
Yapamıyor, sana anlatma becerisi yok kalbimin sana dolmuş olan sana ait duyguları. Hadi gel de gözlerim konuşsun, dudaklarım anlatsın sana. Dilim dönmekte yetersiz kalıyor zirâ....
Yalnız Bir Yolcu
Bana göre bir insan soğuğa karşın üşümüyorsa veya bir dilim ekmek yemesine karşın karnı hâlâ çok açsa üzerinde düşünmesi gerekir. Herkes yaşamını böyle sürdürse hapishanelerde çok daha az insan kalırdı.
Sayfa 37 - Afrika Yayınları / Birinci Baskı: Haziran 2022 / Çeviri: Ahmet Arpad / Alıntının Geçtiği Öykü Adı: Boksör Samson- Körner'in yaşam öyküsüKitabı okudu
3.
bizi tanıştırmadılar evet yalnızım
eş dost arasında büsbütün yalnız
aslında kararsızım dilim dolaşıyor
gözleriniz olmasa konuşamayacaktım
hep böyle cana yakın mı bakarsınız
hafif koyu kestane az yeşile çalıyor
ne kadar istiyordum tanıştıran çıkmadı
nasıl çıksın derdimi kimse anlamıyor
bu cüretimi bilmem bağışlar mısınız
bir kadın düşünürdüm / balarası
gülüşü bir çağlayan güneşle yıkanıyor
içinize ışık sıvanır bir kere duysanız
yıllar boyu bu kadınla yaşadım ben
her baktığım duvarda sanki o resim
yumuşacık kaşlar biçimli bir ağız
yüzü birden sonbahar düşünceliyken
hani utanmasam sizdiniz diyeceğim
bu cüretimi bağışlar mısınız
hapisten yeni çıktım adım ibrahim
Şöyle bir şey demek oluyordu: «Dün ya da bugün öğleden sonra ne olduysam olayım, kendimi
ne sanırsam sanayım, seden nasıl nefret edersem
edeyim, ne istersen yap o şeyinle yarın ya da ondan sonraki gün, şimdi ben istiyorum. Onunla birlikte olan her şeyi istiyorum: daha iri, daha kaim,
daha uzun, daha sulu olsaydı keşke; koparabilseydim de içimde
Araba motoruna şampuan koyarsan arıza yaptığında şaşırmazsın." Oysa Batı dünyasında her gün vücudumuza "insan için yakıt olmaktan çok uzak " maddeler koyuyoruz...
Dale ve dünyanın dört bir yanında göruştüğüm diğer uzmanlar şu anki beslenme tarzımızın odaklanma becerimize üç temel yönden zarar verdiğini söylediler. Birincisi, düzenli enerji sıçramaları ve çöküşlerine yol açan bir beslenme düzenimiz var şu an. örneğin bol şeker içeren abur cuburlar yediğinizde, diyor Dale, "kan şekeriniz tavan yapıp sonra tekrar dibe vuruyor. Fiziksel odaklanma becerinizi etkiliyor bu, zira enerji tavana vurduğunda tam olarak dikkat gösremez oluyorsunuz". Halbuki çoğumuz güne fakıında bile olmadan öyle şeylerle başlıyoruz . ''Tipik rutini düşün. İnsanlar sabahları blki bir kase kahvaltılık gevrek, bir dilim de ekmek yiyorlar . Şekerli gevrek ve beyaz ekmek, genellikle." Bu gıdalarda çok az lif bulunduğu için, size enerji veren glikoz "çok çok hızlı salınıyor. Kan şekeriniz hızla yükseliyor, ki bu harika - yaklaşık yirmi dakikalığına". Sonra "çakılıyor ve bitkinlik hissetmeye başlıyorsunuz," bu noktada "beyniniz puslanıyor".