Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem Doruk

Varlık aleminde ne varsa hepsinde ezeli kudret nurlarından bir nur, ondan bir eser vardır. Tıpkı Güneş'in her aydınlık nesne üzerine yayılmış ışığın kaynağı olduğu gibi.
Reklam
Okudum efendim, epeyce ve bolca okudum. Ve okudukça gördüm ki insan kendisinde gizliymiş. İnsanın sırrı kendiymiş. İnsanın en değerli hazinesi denizler aşıp Kaf dağının ardına bile dolansa, kendi evinin bahçesinde gömülü; insanın cenneti kendi kalbine doğrulttuğu gözlerindeymiş.
İçindeki noktadan melekler, felekler ve cümle alem görünmekte. Dıştaki alemin bütün güzellikleri senin insan benliğinde hülasa yani özet olarak bulunmakta. Dış alemde ne varsa senin içinde de aynısı var. Kainat büyük bir alem fakat alemler senin içinde dürülmüş, dercedilmiş, iç içe geçmiş. Sen küçük bir alemsin... Fakat bir manayı alarak ve o manaya yakınlaşarak, sahibinden aldıığın feyizle büyük bir alem haline geliyorsun.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kitap okuyan ve hakîkati araştıranlar, aslında bir derdin devâsını bulmak için seyahate çıkmış kimseler gibidir.
Yaratılışın kokusunu duymayanlar, varlığın sırrına eremezler.
Reklam
Kişi kalbini bilmelidir. Kendisini gözetlemek, nefsini hizaya çekmek ve melekût aleminin kalbinde beliren ve kalbi üzerine doğan nurlarının hazinelerini gözetlemek için kalbini bilmelidir.
Tabiatın incelenmesi bizi tefekküre, bu tefekkür ise Allah'ın yaratma fiilinin tezekkür edilmesine götürür. İnsan alem hakkında düşünürken sadece dört unsurdan oluşan tabiatı değil, hem kendini hem de alemi aşan ve kuşatan aşkın bir ilkeyi tefekkür eder.
Eşyanın hakikatini kendisinde değil, onların asli kaynağında arayan kişi, ontolojik kibirden uzak durur ve varlığa epistemik tavazu zaviyesinden bakmayı öğrenir.
Yerin gökle, toprağın suyla, gecenin gündüzle, rengin müzikle, aklın kalple, mantığın vicdanla, elin fikirle... ilişkisini anlamadan varlık ve varlıklar hakkında sahih bilgiye ve doğru sezgiye sahip olmamız mümkün değildir.
İnsan, alemin efendisi değil, onun velisi, koruyucusu ve emanetçisidir. Varlıklara bu mesuliyet bilinciyle yaklaşmak zorundadır.
Reklam
Kur'an'da sıkça geçen "beşer" ve "insan" kavramları, Ademoğlunun iki varlık mertebesine atıfta bulunur. Beşer insanın maddi, hazzi ve sonlu yönünü işaret ederken hayvan ile insan arasında kalan bir idrak ve var olma düzeyine gönderme yapar. İnsan ise ilahi mesajın muhatabı olarak akıl, erdem ve özgürlük mertebesine yükselmiş bireyi ifade eder. Beşer mertebesinde kalanlarda akıl ve ruh değil, madde ve haz ağır basar. İnsaniyet mertebesine ulaşanlar maddi varlıklarının farkındadırlar ama onun ötesinde bir cevherlerinin ve gayelerinin olduğunu da bilirler.
Ona buna kötü zanda bulunanın işi, daima çirkindir ve kötüdür. Böyle kişiler, dostları hakkında kendi kitaplarını okurlar.
Susarak, dikkatle, samimiyetle ve belki de inatla korumak gerekiyor hayatımızdaki bazı anların sakladıkları hüznü, huzursuzluğu yoksa dilimize düşünce kaybolup gidiyor hepsi, çekiliyor neyi kaybettiğimizi neden sonra, çoook sonra fark ediyoruz ancak.
Hiç olmazsa göz açıp kapadığımız kadar kısa bir anın ardını önünü düşünebilmiş olsaydık eğer ama hiç öyle değil, evet bu kadar bile değil dünyadaki yerimize, halimize ve kendimize dair dikkatimiz.
646 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.