Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
— Sürekli güncellenen bir güzellik anlayışının gölgesinde cesurca, kendimiz olarak özgün halimizle, güçlü ve incinebilir hallerimizle var olabilmemiz mümkün müdür?
– Medyanın, eril dilin, kimi zaman bilinçli ya da bilinçsizce de olsa annelerimizin ve hemcinslerimizin yarattığı bu beden hapishanesinden kurtuluşun bir yolu var mıdır?
– Hiç daha
"Rüzgarlar hep gençtir"
Öncelikle yobaz kelimesinin anlamını yazmak isterim.
Yobaz: Bağnazlığı din konusunda aşırılığa vuran ve başkalarını baskı altına almayı düşünen kimse.
- Bir düşünceye ve bir inanca aşırılıkta bulunmak.
- - İncelik ve naiflik ile işi olmayan kaba saba.
Zülfü Livaneli dedesini anlatırken şöyle bir cümle kuruyor
"Çok dindar olduğu halde yobazlara kızıyordu" dindarlarin yobaz olduğunu düşünüyor olması küçük bir detay ama büyük bir sorun ben yakıştıramadım böyle ünlü bir yazara. Babaannesinin de koyu bir CHP li olduğunu ve bu yüzden de dedesiyle anlaşamadıklarını anlatıyor. Böyle bir aile yaşamında büyüdüğü ama hiç çelişkiye düşmediğini söyleyip dindarları yobaz olarak düşünüyor olması çelişkiye düşmüş olmasını ispatlıyor . Kitabın başlarinda da sürekli bu konuyla ilgi babaannesinden taraf olduğunu vurgulayıcı duygularını anlatması da açıkça bir taraf olduğunu gösteriyor. Taraf olmasıyla ilgili bir sorunum yok ama hem "Kimse birbirini 'dindar' 'dinsiz' diye ayirmazdi derken hemde dindarlara yobaz kelimesini yakıştırması hakaretten başka birşey değildir. Çünkü İslam"hoşgörü" dinidir.
Livaneli'nin son okuduğum kitabı olacak bu, bir daha Livaneli okumayı düşünmüyorum.
Kitabın içeriği de Livaneli hayatını gençliğini anılarını anlatıyor otobiyografik bir kitap. Bu kadar .
HUKUK DEVLETİ OLAMAMANIN SONUCU OLAN SİYASETEN KATL ÜZERİNE BİR İNCELEME
İşgal edilen topraklardaki gayrimüslim ailelerin en seçkin erkek çocukları Devşirme Usulü'ne göre toplanır, bunların da yine en seçkinleri Enderun' da yetiştirilerek Vezir-i Azam olarak atanırdı.
Osmanlı Devleti'nde Padişahların seçip atadığı Vezir-i Azam'lar bazı durumlarda padişah yetkilerini de kullanabilen, padişahtan sonraki en yetkili
Bu eserde olayın başlangıç noktası olarak körlük, daha ilk anlatılmaya başlanıldığında farklı şeyleri söylemek istediğinin ipuçlarını veriyor. Çünkü normalde göremeyen şahısların gözlerinde beliren karanlık dipsiz bir kuyu iken, buradaki şahıslar adeta bir süt banyosu beyazlığı ile simgeliyorlar göremeyişlerini.
Tam bu noktada aklıma ilk gelen
Sırlarla Dolu Bir Kitap ~ Ömer Sevinçgül
.
Sevgili Ömer Sevinçgül yine bize şahane dolu bir dünya sunmuş. Sırlarla dolu kitabımızda birçok konuya değiniyor ve bizi düşünmeye itiyor. Daha çok miniklere tavsiye edebileceğim bir kitap olmakla beraber her yaştan okuyucuya hitap eden bir dünya burası.
Bir çocuk ve gizemli komşusuyla iletişiminin kapısını aralamasıyla giriş yapıyoruz hikayeye. Bilinmeyen varlıklara, cevaplanmayan sorulara açılıyor kapımız. Dünya ve ahiret arasındaki bir alemden, bambaşka alemlere ve varlıklara, rüyalara uzanan bir yol Komşuyu Bilge kabul edip onun anlattıklarını her gün daha heyecanla daha büyük ilgiyle dinleyip sorgulayan bir çocuğu okumak çok keyifliydi. Büyülerden, tılsımlara, farklı varlıklardan, alemlere dipsiz bir kuyu ve derin bir maceraydı.
Dolu dolu insanı düşünmeye iten şahane bir yolculuktu. Şans vermelisiniz efendim Özellikle minik arkadaşlarımız için kesinlikle şans verilmeli diyorum
.
“Yıldızların hiçbiri boş değil” dedi. “Hepsinin hayat nurundan hissesi var. Bu semavi saraylarda oraya layık be uygun haya sahipleri bulunur. Bunların önemli bir kısmı meleklerdir. Yıldızlar onların hanesi, gemisi, bineği, mescididir.”
Şölen
Mecnun’un leyla’ya kavuşmaktaki amacı Leyla’yı elde etmekten öte Leyla’nın gözünden Dünyaya bakabilmekti.
İnsanın sırrına ermek; insanın oldum olası uğraştığı temel konulardan biridir.
Kimileri insanı basit bir denklem olarak görür kimileri de derya deniz bulur.
Şair Demirtaş Ceyhun’un dediği gibi,
“insan kısım kısım,
Yer damar
