İlk kısım Anadolu ele alınmış idi bu kısımda ise Ayrıcalıklı İstanbul ve Dışa Bağımlı Türkiye olarak ele alınmıştır. İstanbul'un iaşesi bu dönemde de olduğu gibi o dönemlerde de çok önemli bir olay idi. Ateşkes döneminden itibaren İstanbul'u sayısal veriler ile anlatılmaya çalışılınıyor. Dul kadınlardan, sokak çocukları sayıları, sektörlerde ki çalışan sayılarından, iş kollarının gün geçtikçe nasıl yok olduğuna kadar birçok konu ele alınıyor. İş kolları demişken, üretimsizlikten ne duruma gelindiğinin anlatıldığı kısım günümüzü o kadar güzel aydınlatıyor ki neden şu an bu durumdayız direk cevap oluyor. Dış mihraklar veya faiz lobisi (bugün dolar/euro lobisi) her dönem olan bir şey imiş ne zaman üretimden vazgeçip hazıra alışkanlık etmişiz o zaman lobiler iş görmüş.
Kimse göründüğü gibi değilken
içten içe değişen
nice görünmezlikten
İçgüdümün gücü
içimin gücü
iç gücü
dış mihraklar karşısında
içimin göçü,
göçüğü
dış işlerimin
görünmez gündeliği
gömülü dilin,
kemiğin rengi
mat ve saydam
dış cephe kaplaması
makul görünen cinnetin
sağlama alınmış kabaran dengesi
karıştığın kalabalıklarda
kendine saklamak iç denizleri.
Nasılsın?
Gördüğünüz gibi.
akşam yine akşam yine akşam
Ne diyorsunuz hocam? Dış mihraklar Türkiye’ye operasyon mu çekiyor? Yoksa dış mihrak falan hikâye mi?”
Prof. Özgür Demirtaş, bu soruya bugünlerde duvarlarımıza asmamız gereken çok okkalı bir cevap vermişti.
Madem bugünlerde dolar, en kötümserlerimizin bile hayal edemedikleri noktalara doğru hızla yükseliyor ve yükselmeye devam ediyor.
O halde
Dış mihraklar gerçekten operasyon mu çekiyor. İşte uzmanindan cevabı
Prof. Özgür Demirtaş şöyle demişti :
- Dış mihrak tabii ki vardır.
- Hep vardır ve hep olacaktır.
- Ama sen...
- Bir, yapısal reformları yaparsan...
- İki, eğitim sistemini düzgün ve kaliteli hale getirirsen...
- Üç, hukuk sistemini adil, güvenilir ve şeffaf şekilde yapılandırırsan...
- Dört, elindeki parayı sadece betona değil bilime, teknolojiye, katma değeri yüksek ürünler üretebilecek tesislere harcarsan...
- Dış mihraklar istedikleri kadar harekete geçsinler.
- Dış mihraklar istedikleri kadar sana savaş açsınlar.
- Ekonomik olarak sana müdahale etmeleri çok zorlaşır. Müdahaleleri asla bu kadar kolay olmaz, olamaz.
- Dış mihraklar seninle uğraştığı için sen güçsüz değilsin! Sen güçsüz olduğun için dış mihraklar seninle uğraşır!
- Denklemi böyle kurmak lazım...
Kimi yayın organları, gerçekleri gizleme, kendi mahallesine hoş görünme, mahalleliye tempo tutturma, algısını yönetme, yalan haber ve fotoşopla gaza getirme, antipatiyi nefrete dönüştürme, hedef gösterme sıralamasıyla hareket eder. Son aşama ise mahalleliyi ayaklandırma ve düşman bellediklerini linç ettirmedir (Bakınız 6-7 Eylül 1955 hadiselerinden önce, çeşitli gazetelerdeki "Atamızın evine bomba atıldı" veya "İstanbullu Rumlar para toplayıp Kıbrıs'taki Rum çetecilere gönderiyor" manşetleri).
Bunlar yerli bir "üst akıl" tarafından yönetilir ve işler çığrından çıkıp kan aktığında, suçu yabancı istihbarat örgütlerine ve genellikle Batı'ya, özellikle A.B.D.'ye atarlar. "Dış güçler veya kökü dışarıda mihraklar" karşısında kimse duramaz.