Muhakkak herkesin bir Mihriban'ı olmuştur ve de muhakkak ki herkesin kaçıp gitmek istediği biri vardır.Yeşil Deniz, samimiyeti ve de gerçekliği ile bir zamanlar evimize misafir olmuş bir çalışma.TRT dizileri ülkemizde belki pek meşhur olmuyor ama son zamanlarda Yedi Güzel Adam ve de Yeşil Deniz benim tekrardan dikkatle izlemeye çalıştığım dizilerdi.Ana kuşak kanalların halkımıza pompaladığı saçma senaryolarla baştan sona örülmüş dizilerden çok çok farkı var.Eskiler peki neden öyleydi sorusunu soruyoruz son zamanlar.Neden bu kadar samimi ve vefakarlar.Bu diziler belki bize bu sorunun cevabını vermeye çalışıyor.Buraya bıraktığım linkte küçük bir Ege kasabasında çekilmiş Yeşil Deniz'in belki de en güzel dizi müziği var.İyi dinlemeler. youtube.com/watch?v=Wf_qXmO...
peki ya kalan?
Bazen gitmek için can atarsınız. Koşa koşa gidersiniz gitmeniz gereken yerden. Kaçar gibi gidersiniz. Ama varmanız gereken yere bir türlü varamazsınız. Geride hep bir şeyler bırakırsınız içinizi burkacak; çocukluğunuz kalır, anılarınız kalır, yaşanmışlıklarınız kalır… -YEŞİL DENİZ
Reklam
Yeşil Deniz...
Arkadaş dediğin de böyle kıymetli olur zaten. Küsdüğünde barışa biliyosan, bir birinize sarılıp aff ede biliyosan arkadaşlık odur zaten. Sair zaman her kes arkadaşdır.
“Reichel-Dalmatoff, Kolombiya’daki Sierra Nevada de Santa Marta’da yaşayan ve “Chibcha” dili konuşan bir kabile olan Kogi yerlilerinde, 1966’da bir genç kızın gömülmesini oldukça ayrıntılı biçimde betimlemiştir. Şaman (mama) çukurun yerini seçtikten sonra, bir dizi ritüel jest yapar ve açıklar: “Burası Ölümün köyü; burası Ölümün törensel evi; burası rahim. Evi açacağım. Ev kapalı ve ben onu açacağım.“ Sonra ilan eder: “Ev açık,“ adamlara çukuru nereye kazmaları gerektiğini gösterir ve geri çekilir. Ölü kız beyaz bir kefene sarılıdır ve babası kefeni diker. Bu arada annesi ve büyükannesi ağır, neredeyse tamamen sözsüz bir şarkı söylemeye başlarlar. Mezarın dibine küçük yeşil taşlar, deniz kabukları ve bir sümüklüböcek kabuğu konur. Daha sonra şaman cesedi kaldırmaya çalışıyormuş gibi yapar ve cesedin çok ağır olduğu izlenimini uyandırır. Ancak dokuzuncu denemesinde kaldırmayı başarır. Ceset, başı doğuya gelecek şekilde mezara konur ve “ev kapatılır,“ yani çukur toprakla doldurulur....Mezarın etrafının ritüelle çizilmesi yoluyla sağlanan nihai arınmayla tören sona erer...Şaman cesedi dokuz kez kaldırırken, dokuz aylık hamilelik süresini ters yönde kat ederek bedenin cenin haline geri dönüşüne işaret etmektedir.”
Müteakip hadiseler, resmiyette Balkan Savaşları’ndan sonra kurulacak (Eşref daha sonra yeniden kurulduğunu söyleyecekti) ve imparatorluğun son yıllarında ekseriyetle dramatik ve trajik sonuçları olan kritik bir rol oynayacak Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya çıkışında Libya’daki sürecin mühim bir aşama olduğunu gösterecekti. Enver, Eşref gibi fedaî
YÜRÜYEN ADAM Alnı yukarda kırmızı boyun atkısı rüzgarda yürüyor, Yürüyor adım adım yürüyor ağır ağır yürüyor..
Sayfa 124 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
66 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.