Bu kitap, benim şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında belki de dili en sivri olan kitaptır. Okurken ben bile gerildiğimi hissettim. Hani bazı eserler insana huzur verirken bu biraz fazla şişliyor insanı en yumuşak yerinden. Konu olarak çocuğun sesini tüm dünyaya duyurma amacı var. En iyi anne babanın bile hataları olduğundan bahsediyor. Evet
"Sen ne Tanrı'nın ne devletin ne de benim malımsın. Kendinden başka hiç kimseye ait değilsin." Kadını 'malı' olarak gören herkese bu söz ezberletilmeli..
Ne olursa olsun seni terk etmeyeceğim. Neler yaşayacak olsam da , seni içimden atmayacağım.
Hani şu simit aldığım fırıncı, süt aldığım market sahibi ve her sabah ekmeğimi kapımın önüne bırakan kapıcı var ya arada kaçamak bakışlarla tepeden tırnağa beni süzen, bakışlarını yakaladığımda, vücudum emrine amade evet diyecek miyim cevabını
Birçok kadın sorar kendi kendine, dünyaya neden çocuk getirmeli diye. Aç kalsın, üşüsün, ihanete uğrasın, aşağılansın, savaşta ya da hastalıktan ölsün diye mi?
Bir kitapta okumuştum, çektiğimiz acının derinliğinin
bilincine ancak o acı bittikten sonra varırmışız ve büyük bir şaşkınlıkla, nasıl dayanabildim böylesi cehennem azabına, dermişiz.
Yaşam olağanüstü bir şey. Yaralarımız şaşılası bir hızla kapanabiliyor. Kapanmış yaranın izleri üstümüzde kalmasa akıttığımız kanı bile anımsayamayız. Zamanla izler bile yok oluyor.
Aile ve kutsallığı palavranın büyüğü. Aynı adı taşımaya, aynı çatı altında yaşamaya zorunlu kılınmış, çoğu kez birbirlerinden nefret eden bir kadın, erkek ve çocuklar kümesi hepsi hepsi.