Bitti.
Sanki kitap değil de hayat bitmiş,
Çevirdiklerim sayfa değil de hayatın günleriymiş gibi...
Gitti.
Giderken beni bıraktı geride. En son Martin'in ardından böyle bakakalmıştım. Oysa ne diyordu rahmetli Erdal Tosun, "Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar." Öyle olmadı işte. En çok bana koydu bu gidişler. Varlıklarından
Ahulgo'da yaşanan felaketten bir yıl sonra 1840'ta Şamil'in tekrar ortaya çıkmasıyla kıyasıya mücadele yeniden başladı. Ne reform yapmaktan ve daha merhametli bir yönetimden bahseden Ruslar için ne de daha önce Müritlerle tam anlamıyla ittifaka yanaşmayan dağlılar için artık bir orta yol bulmak mümkündü. Dağlılar, akın akın
_Her seçiş bir vazgeçiştir.
_Sonunda kendim olabilmek için, değişiyorum.
_Ezilenler arasında din adamı yoktur. Din adamları, ezen sınıfların asalaklarıdır.
_Oy verdiğiniz hükümet soykırım işlerken siz kurban değilseniz, o zaman kesinlikle işkencecisiniz.
_Hepsi birden aynı şeyi düşünmeye neden bu kadar önem veriyorlar.
_Düşünmek için zaman
Kitabı okurken, diğer Harry Potter kitaplarında da yaptığım gibi film ve kitap farklarını not aldım. Bu farkların birçoğu sinemaya uyarlanırken gereken zorunlu değişikliklerken, bazıları serinin devamını etkileyen değişiklikler. Gelgelelim ben de bunları bilmeyerek değil tamamen şahsi zevkimi tatmin etmek için not aldım. Notlar içerisinde aklıma
-Ne işimiz var anne bu mahallede? Neden cevap vermiyorsun?Neden bu binada durdun?
-Hiçbir şey sorma,sadece gel.
(Anne kız bir binadan içeri girerler ve bir dairenin önünde dururlar, anne anahtarla dairenin kapısını açar ve içeri girerler)
-Anne bu evde kimin, neden anahtarı var sende?
-Satın aldım, bize ait artık bu ev.
-Seni anlamıyorum anne.