Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersin döner yolunu bulamazsın...
Reklam
CBS’si olan kimselerin tabii ki herkes gibi kendi psikodinamiği vardı, fakat halüsinasyonların çözümlenmesiyle görünenin ötesinde çok az kazanım olduğu ortaya çıktı. Dindar bir kimse, başka pek çok şeyle birlikte, dua eden eller, bir müzisyense nota halüsinasyonlan görebilir, fakat bu imgelerin kişinin bilinçdışı istekleri, ihtiyaçları ya da çatışmalarının içyüzüne dair bilgi verdiği nadirdir. Rüyalar psikolojik olduğu kadar nörolojik fenomenlerdir, fakat CBS halüsinasyonlarmdan çok farklıdırlar. Rüya gören kimseler tamamıyla rüyalarının içindedirler ve genellikle rüyalarına aktif biçimde katılırlar, ancak CBS’si olan kimseler uyanık vaziyetteki normal, eleştirel bilinçlerini muhafaza ederler. Dışsal bir uzama yansıtıldıkları halde CBS halüsinasyonlarının ayırıcı niteliği, etkileşimden yoksun olmalarıdır; daima sessiz ve nötrdürler, bir duyguyu ilettiklerine ya da uyandırdıklarına nadiren rastlanır. Seslerden, kokulardan ya da dokunma hissinden yoksun, görsellikle sınırlıdırlar
Sana Bir Tanrı Getirdim
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi Hani sen iyiydin Halden anlardın Hani sen git demiyecektin bana Ve ben herşeye rağmen gelecektim İçimde bir umut Ellerimde olgun meyvalar Dünya nimetleri
Gayb, benim anladığım kadarıyla nedir ?
İnsanın ilmi, beynin sınırları bellidir. 5 duyu organı ile görme, duyma, koku alma, tatma ve dokunma ile hissedilenler kısıtlıdır. Dini tanıma göre Gayb, Allah'ın verdiği akıl ile kavranamayan, duyu organları ile hissedilemeyen örneğin gözle görül(e)meyendir. Kısacası bizim için bilinmeyenlerdir. Meleklerin, cinlerin, bu geçici dünyadan
“Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anların hatıralarını, renklerini, dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle saklarlar.” diyor Orhan Pamuk. İnsanın, bazen bir saç tokası ya da bir tişört kadar değeri yok. İnsan gidiyor, o kalıyor.
Reklam
yüzüm diyorum eski zamanlardan kalma kırık bir ayna hangi yana dönsem içim dışım paramparça dokunduğum ne varsa ameliyat masasında geç kalınmış iç kanama dokunma zamana ...
Necat Uslu
Necat Uslu
...bedeni üzerinde kontrolünün kalmamasından hiç hoşlanmadığını hatırladı. Hemşirelerle doktorların ona istedikleri gibi dokunma hakları vardı, hiç sevgi, şefkat ya da arzu duymadan, sırf uzmanca. Vücudunu yeniden benimsemesi hep birkaç gün alırdı.
"Bir mezar taşına dokunmanın, babamın eline dokunma hissini vereceğini hiç tahmin etmezdim ama veriyordu işte."
Kokun sinmiş bedenime, Sensiz kalmış tenim. Dokunma çektim artık sineye, Acısı ağır, anlamı derin. Dön bak sana söylediklerime, Hatırla heyecanımızı, mutluluğumuzu. Yürek burkuldu son sözlerine, Hiçbiri acıtmadı fakat kesti soluğumuzu. ~Issız~
Reklam
"gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın"
Attila İlhan
Attila İlhan
Koku ve tat alma duyuları hem yapıları itibarıyla hem de bizim onları anlama biçimimiz açısından diğer duyulardan ayrışır. En temelde, çevremize dair burnumuz ve ağzımızla aldığımız bilgi, diğer duyulardan gelenlere kıyasla oldukça farklıdır. Görme, duyma ve dokunma duyularında enerji deneyime dönüştürülür, bu enerji elektromanyetik radyasyon da olabilir mekanik enerji de. Koku ve tat duyuları ise etrafımızı saran veya bedenimize aldığımız şeylerin kimyasına dair bilgi verir. İçimize çektiğimiz havada, yuttuğumuz lokmada bulunan molekülleri tatmak aslında amipler gibi en basit tekhücreli organizmalarla bile paylaştığımız, dünyaya dair İlkel ve ilksel bir deneyimdir; etrafımızı saran kimyasal çorbaya dair fikir edinebilmek için dünyaya doğru uzanma ve yakınımızdaki şeylerin yiyecek mi, tehlike kaynağı mı yoksa muhtemel bir eş mi olduğunu anlamaya çalışma çabasının bir parçasıdır.
Sayfa 94 - Metis BilimKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.