Şule : ayrılık: bir tür isyan-sabırsız! bir tür, ihtilal olma tutkusu yine, yürümek bir tür ayaksız bir tür, ayaksız ayağa kalkma arzusu! ayrılık : düşün ki: bir tür, sonbahardır düşlerin vardır yağmursuz, çamursuz ıslanmak, kirlenmek biçiminde! yine, bir tür, sinirlenmek sevdaların bitiminde sıkarken elini uğrunda hayatını verebileceğin kişinin ve ümit yaşar’dan “ayrılanlar için” kıpır kıpırken kulaklarında dolaşmak! dolaşmak! dalaşmak kendinle kıllı bir kadın memesini andıran İstanbul sokaklannda!
Sayfa 116
Ayrılık: bir tür isyan-sabırsız! bir tür, ihtilal olma tutkusu yine, yürümek bir tür ayaksız bir tür, ayaksız ayağa kalkma arzusu! ayrılık: düşün ki: bir tür, sonbahardır düşlerin vardır yağmursuz, çamursuz ıslanmak, kirlenmek biçiminde! yine, bir tür, sinirlenmek sevdaların bitiminde sıkarken elini uğrunda hayatını verebileceğin kişinin *ve ümit yaşar’dan “ayrılanlar için” kıpır kıpırken kulaklarında dolaşmak! dolaşmak! dalaşmak kendinle kıllı bir kadın memesini andıran İstanbul sokaklarında!
Reklam
Sartre Sağ gözünü de zaten üç yaşındayken kaybetmiş.
M .C: Ya isyan duygusu? J-P.S: Kime karşı, neye karşı isyan etmemi bekliyorsunuz ki? Burada sakın stoacı bir tavır görmeyin -her ne kadar stoacılara karşı, bildiğiniz gibi, her zaman sempati beslemişsem de... Hayır, yalnızca, işler böyle oldu ve yapabileceğim bir şey yok, şu halde üzülmek için de bir nedenim yok. İki yıl kadar önce, belli bir dönem, bu şey daha da ciddileştiğinde, zorlu anlar geçirdim. Bir tür ufak çıldırmalar yaşadım. Simone de Beauvoir'la birlikte gittiğimiz Avignon'da, belli bir yerde, bir park sırasının üzerinde bana randevu vermiş bir genç kızı arayarak dolaştığımı anımsıyorum. Elbette ortada randevu falan yoktu...Şimdi, bütün yapabildiğim, olduğum şeye uyum sağlamak, bu şeyin etrafında dolaşmak, olanakları hesaplamak ve bu olanaklardan olabildiğince yararlanmak. Elbette beni asıl rahatsız eden görememek ve bu konuda, danıştığım hekimlerin söylediklerine göre, yapabilecek hiçbir şey yok. Bu da can sıkıcı, çünkü çevremdeki şeyleri yazma arzusu duyacak kadar, her dakika değilse de ara sıra duyacak kadar hissediyorum yeterince.
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
"Bu tersine dönüş ne zaman başlamıştı? Yarının altın vaadinin yerini ne zaman nostalji almıştı? Julius'un her şeyi o büyük ödül için (tıp fakültesine giriş) bir başlangıç (ve engel) olarak gördügü kolejde değildi bu başlangıç. Birinci sınıfında dersliklerden kurtulup beyaz gömleği ve cebinden sarkan ya da çelik ve kauçuk bir atkı gibi boynuna astığı stetoskopuyla koğuşlarda dolaşmak istediği tıp fakültesindeyken de değildi. Sonunda hastane koğuşlardaki yerini aldığı üçüncü ve dördüncü sınıf da. Orada daha fazla otorite özlemi duyuyordu. Önemli biri olmak, hayati klinik kararlar vermek, hayat kurtarmak, mavi önlüklerini giyip acil bir travma ameliyatı yap- mak için bir hastayı sedyeyle ameliyat odasına götürmek istiyordu. Psikiyatride şef asistan olup şamanizmin perdesinin arkasına bir göz attığı ve seçtiği mesleğin sınırları ve belirsizliğiyle sersemlediği zaman bile değildi."
Seneca “Bir yolu takip edenlerin bir hedefi vardır ama dolaşmak sınırsızdır” diye yazar. Seyahat iyi olsa da sürekli seyahat etme arzusu huzursuzluk veya kararsız bir ruh belirtisidir. “Her şeyden önce kendinizle tutarlı olmak için çaba gösterin çünkü amaç değişikliği zihnin denizde sürüklendiğini sanki rüzgar tarafından savruluyormuş gibi orada burada belirdiğini gösterir”
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.