Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
160 syf.
10/10 puan verdi
Yazar Hakkındadır
Eskiden Gaziantep'te Don Kişot Kitabevi vardı. Üniversitede çoğu kitabı aldığım bir yer. Ama orada çalışan abiyle hiç selamimiz muhabbetimiz olmamıştı. Bir gün girdim kitabevine. Bir masa etrafında yedi sekiz kişi. Biraz da utandım sanırım, yüzüm kızardı. Abi ilk defa bana bir cümle kurdu. "Sevgili yazar Seray Şahiner'in imza günü bugün. Kitap imzalatmak ya da tanışmak isterseniz buyrun oturun." Ben kafamı kaldırdım bir kez daha masaya baktım ve o an bilmesem de Seray Şahiner kim yazarimizla göz göze geldik. Ve ikimizde abinin kurduğu cümleyi duyduk yani. Kendisi yazar ben de okurum. Abiye dönüp baktım. "Hayır, teşekkürler." dedim çıktım. Daha o kapıdan çıkar çıkmaz sanırım vicdanım beni rahatsız etmeye başladı. Tut ki Seray Şahiner sensin. Bir okur geliyor ve böyle yapiyor ne hissederdin Ayşe dedim kendime. Yüzüm bir kez daha kızardı otobüse binerken. Sonra da içimi nasıl rahatlattim bilin bakalım. "Zaten Seray Şahiner'i ben duymadım. Ben okur olarak onu, o da yazar olarak beni tanımıyor." sonuçta. Ülker Abla'yi okurken de şuan da bu tanismama hikayesi yüzümü hala biraz kizartiyor. Artık ben onun Ülker Abla'sini tanıyorum sonuçta. İtiraf etmeliyim keşke bu kitabı altı yıl önce ve onunla karşılaşmadan bilhassa okumuş olmayı çok isterdim. Zira artık Don Kişot Kitabevi maalesef yok. Tanışmak isteyenler için mutlak suretle kitabı tavsiye ediyorum.
Ülker Abla
Ülker AblaSeray Şahiner · Everest Yayınları · 20211,932 okunma
234 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Don Kişot tadında; kötülerin entrikaya, iyilerin saflığa doymadığı bir Dumas klasiği. Bir parça zindan ve bol bol entrika artı yeşilçam. Bence Alexandre Dumas budur. Dumas'ı Monte Kristo Kontu'nu ilk okuyuşumdan beri severim, daha erken dönemde Demir Maske'yi okuduğumu da hatırlıyorum ama etkisini hatırlamıyorum. Yeni okuduğum Siyah Lale ile sevgim taçlanmıştı. Bu minik kitap için de şunu söyleyeceğim: En kısa zamanda Hasan Ali Yücel Klasiklerinden okurum inşallah. Çünkü 755 sayfayı 234 sayfada istesen de veremezsin. Ek olarak, klasik okumak zor geliyorsa önce "çocuklar için yazılmış" kitaplardan okunmasını da tavsiye derim. Ben de zaten bu kitapları çocuklara karne hediyesi olarak aldım , öncesinde içine şöyle bir bakmak kaydıyla. Başarılı bir indirgeme olmuş diyeceğim çünkü kesinlikle kötülerin saf kötülüğünü hissettirmiyordu. Bu kadarı çocuklar için kafi. Ama ben merak ettim özellikle Milady, ne biçim bir yaratıksın? Kadınlar aleminin baş şeytanı. Ya da Constance'ın karakteri. Klasiklerin bana en büyük katkısı karakter analizleri oluyor. Bir insanın en derinlerini bildiğimi hiçbir zaman iddia edemem ama okudukça şunu anlıyorum, her insan bir parça "ötekilik" taşıyor içinde. Aynılık. O yüzden özellikle klasiklerdeki bu karakter tahlillerini, insanların iç dünyasını anlamakta faydalı buluyorum. Üç Silahşör 755 sayfada elbetteki daha etkindir ama sanki bu kitap dördüncü silahşör etrafında dönüyor gibi geldi bana. Tam metni okumadan daha fazla yorum yapmak olmaz ama bunu da severek okudum.
Üç Silahşörler
Üç SilahşörlerAlexandre Dumas · Çocuk Gezegeni · 0187 okunma
Reklam
"Aşksız bir sövalye yapraksız bir ağaç , ruhsuz bir ceset demekti."
Herkes kendi şansın işcisidir sözünü hiç duymadın mı dostum.
“Sevgi ve arzu iki farklı şeydir; sevilen her şey arzu edilmez ve arzu edilen her şey de sevilmez
Kimler soktu benim aklıma şu sinemayı? Neden haddimi bilemedim Yakup? İçimdeki Don Kişot'u kimler uyardı böyle?
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.