Tenor: Erkeklerde az rastlandığı için çok makbul bir ses cinsidir. Eğitimi çok dikkat ve sabır isteyen bir sestir. Özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılır. Dramatik tenor: Kahramanlık tenoru dadenilen bu sesin genişliği ve rengi hemen hemen lirik baritona benzer. Dayanıklılık ve kuvvet isteyen Wagner operalarının hemen bütün önemli tenor partileri bu sesler için yazılmıştır. En iyi dramatik tenorlara İsveç ve Norveçliler arasında rastlanır. Lyrik tenor: Rengi daha aydnlık ve daha yumuşak olan (lirik tenor hemen bütün İtalyan operalarının baş erkek rollerini elinde tutar ve tizlerinin parlaklığı ile belirir. Legger tenor: Üçlüdo'nun üzerindeki reye kadar çıkan bu hafif tenorlar kuvvetli olmaktan çok hareketlidirler. Oratoryolarda eski oyun operalarında(Rossini,Donizetti) sık sık görülürler. Buffo tenor: Legger tenor karakterinde komik rollere pek uyan bir ses cinsidir.
Operada üç ismi dinlemeden olmaz Verdi, Donizetti, Puccini. Ben bunlann arasında Verdi'ciyim. Rusların da operaları iyidir ama onların esas balesini bilmek gerekir. Hiç olmazsa Çaykovski'nin Kuğu Gölünü ve Fındıkkıran'ını izlemek, bir yerde çaldığında tanımak gerekir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
1847 yılında İstanbul’a gelen ünlü besteci Franz Lizst kendisi de sanata çok meraklı olan Sultan Abdülmecit’in huzurunda piyano çalmış ve Donizetti Paşa’nın (Giuseeppe Donizetti) bestelediği Mecidiye Marşı’nı seslendirmişti.
"II.Mahmud oğlu ve halefi Abdülmecid'e Giusseppe Donizetti'den piyano dersleri aldırttı, böylece Sultan Abdülmecid piyano çalan -ve de iyi derecede Fransızca konuşan- ilk padişah oldu."
Sayfa 30 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
-Batı ile ilişkileri geliştirmek, Batı'nın sanayi de ve bi- limde yaptıklarını almak bugünün değil yaklaşık yüz elli yıldır Osmanlı'nın da sevdasıydı. Ama ne yazık ki devleti yönetenler de yönetilenler de tam tersini yaptık. Fatih Sul- tan Mehmed Han İstanbul surlarını yıkacak topu döktür- mek için Macar döküm ustası getirirken yoldan çıkmış. söz dinlemez yeniçeriliği yıkıp yeni orduyu kuran II. Mah- mud mızıkay-ı humayun kurup İtalyan Donizetti'yi getirip Paşa yaptı. Hangi birini sayayım. Yurtdışına mühendislik eğitimi alsın diye yolladığımız öğrenciler ya şair oldu ya ressam. Bunlara göz kulak olsun diye yolladığımız Hoca Tahsin bile Frenkler gibi giyinip Paris kahvehanelerinde şair ve felsefecilerle düşüp kalkıp Gavur Tahsin oldu.
72 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Umut YALIM, 19 Ağustos 1984 yılında bir ürün yerleştirmesi gibi İstanbul'da doğdu. Gece 12’den sonra başlıyor krallığı. Kalbindeki prizi cebinde fişiyle birlikte taşıyor. Aşkla gargara yapmayı seviyor krallığında. İntihar ediyor ama müntehir olamıyor. 2003 yılında, liseyi Saint Benoit Fransız Lisesi’nde bitirdikten sonra aynı yıl İngiltere’ye
Sırtlan Yalnızlığı
Sırtlan YalnızlığıUmut Yalım · Hayal Yayınları · 20184 okunma
Reklam
Geri17
78 öğeden 71 ile 78 arasındakiler gösteriliyor.