İhtiyar yine “ciddi olarak” romanımın eleştirisine girişti ama sevincini tutamayıp coştu: — Enfes Vanya, enfes oğlum! Canıma değdi! Bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Yüksek, büyük şeyler değil yazdıkların, orası öyle... Mesela bende Moskova’nın Kurtuluşu[17] var, Moskova’da yazılmış; birader, daha ilk satırlardan herif kartal gibi göklere yükseliyor... Fakat seninki daha sade, daha açık Vanya. Zaten açıklığı yüzünden bu kadar sevdim! Pek cana yakın; sanki hepsi başımdan geçmiş gibi. Doğru dürüst anlamadıktan sonra yüksek konuları ne yapayım ben? Yalnız ben olsam üslubu biraz düzeltirdim. Seni övüyorum ama, ne dersen de, edebiyat dili değil, yücelik az... Ama geçti artık, kitap basıldı. Olsa olsa ikinci baskıda düşünülür. Tekrar basarlar mı dersin, Vanya? O zaman yine para alırsın herhalde... Hımm!
Sayfa 3 - T.C İş Bankası Yayınları, I Bölüm VI
İhtiyar yüksek konularla ilgili hayallerinden vazgeçmişti artık: “Pek ahım şahım bir şey olmadığı baştan belliydi ama basit, insanın yüreğine işleyen bir hikâye!” diyordu, “iyi anlatılmış, en zavallı, en küçük adamın bile sonuçta bir insan, kardeşimiz olduğunu anlıyoruz!”
Sayfa 2 - T.C İş Bankası Yayınları, I Bölüm VI
Reklam
Kitabın yarısına gelmeden dinleyicilerimin hepsinin gözlerinden yaş akmaya başladı.
Sayfa 1 - T.C İş Bankası Yayınları, I Bölüm VI
''Sevebileceğiniz birine öyle kolayca rastlayamazsınız.''
Yüzünden, “Böyle saçmalar kitaplara yazılıp dinlenmeye değer mi, üstelik para da veriyorlar,” düşüncesi okunuyordu.
Sayfa 1 - T.C İş Bankası Yayınları, I Bölüm VI
İnsanlar, inkar edilemez zekalarına rağmen bu komedyayı ciddiye alıyorlar. Kötülük bunda zaten. Tabii acı çekiyorlar, ama hiç olmazsa yaşıyor, gerçek; düşsel olmayan bir hayat yaşıyorlar. Çünkü hayat aslında acı demektir. Acısı olmasa zevki de olmazdı; her şey sonu gelmez bir övgü ayine dönerdi. Kutsal ama sıkıcı...
Reklam
1.000 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.