Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutlu olmak için tasarlanmış canlılar değiliz. Mutluluk, doğru ve kendi doğasında yaşanabilen anların, bize verdiği bir işarettir. Arayışımız mutluluğun ötesinde, tatmin dolu bir yaşam olduğunda; mutluluktan çok daha doyurucu bir şeyi deneyimleme şansımız olur.
"Bir fotoğraftan, bir insanın yüz ifadesinin saklandığı bir belgeden daha anlamlı, daha doyurucu, daha meraklı ne olabilir ki?"
Sayfa 255 - YKYKitabı okudu
Reklam
"Bir fotoğraftan, bir insanın yüz ifadesinin saklandığı bir belgeden daha anlamlı, daha doyurucu, daha meraklı ne olabilir ki?"
Sayfa 274 - İletişim Yayınları, 2012Kitabı okudu
Hayat pahalı, sana pabuç alamam; Pabucu bırak, şöyle karın doyurucu bir şeyler de alamam; Kitap alamam mesela
Sayfa 66 - Yapı Kredi Yayınları
"Bir fotoğraftan, bir insanın yüz ifadesinin saklandığı bir belgeden daha anlamlı, daha doyurucu, daha meraklı ne olabilir ki?"
Sayfa 255 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Aşk Mektubu
Dün akşam senden ayrıldıktan sonra, İlyas’lara gittim. Oturup, şu evlenme meselesini uzun uzun konuştuk; Karısı da akla yakın şeyler söyledi: Ben gerçi onu severim, dedi; Beraberce yaşayıp gitmenizi kim istemez? Ama, yoksulluğa alışkın değildir o; Açlığa, yalınkat döşeklere pek katlanamaz. Dinledikçe, kızcağıza hak verdim; Bu iş olmayacak gibime
Reklam
"Bir fotoğraftan, bir insanın yüz ifadesinin saklandığı bir belgeden daha anlamlı, daha doyurucu, daha meraklı ne olabilir ki?"
“Bir fotoğraftan,bir insanın yüz ifadesinin saklandığı bir belgeden daha anlamlı,daha doyurucu,daha meraklı ne olabilir ki?diye düşündü Galip.”
Sayfa 255Kitabı okudu
" Siz... Burada doktorsunuz, sokakta erkek, evde baba, kiminde beyefendi, kiminde külhanbeyi, kiminde romantik biri, kiminde hödüğün teki ama bende kişilik bozukluğu var öyle mi..? " Ben çok çok farklı kendi tarzım olmayan bir kitap okudum ama beğendim mi beğendim. Kitap sizi öyle güzel içine çekiyor ki psikoloji ağırlıklı olduğu için de bir miktar düşündürüyor. Kitapta postit yapıştırmadığım sayfa kalmadı doğrusu... Kitabın konusuna gelecek olursak kısaca spoi vermeden.. Akıl hastanesinde yatan bir hastanın oradaki yaşadıklarını konu alıyor. Gelen ziyaretçilerini, oradaki görevli ve hastalarla olan ilişkilerini.. Babasının ölümünden sonra hastalığı ilerleyen ve çoklu kişilik bozukluğu olan baş kahramanımız. Sanırım bu da gelen ziyaretçilerini de açıklıyor.. Mesela gelen bir kaç ziyaretçisinden bahsetmek istiyorum; Filazof Agora, Goethe, Shakespeare, Mustafa Kemal Atatürk, Einstein... Evet evet yanlış okumadınız ziyaretçilerimiz bunlar hatta sadece bir kaçı bunlar Çoklu kişilik bozukluğunda zaman, mekan, gerçeklik kavramını yitirmiş olan kişinin iç dünyasını, iç dünyasıyla olan savaşını okudum ben ve beğendim.. #kitaptanalıntılar "Penceremde parmaklıklar var. Beni mi sizden, sizi mi benden koruyorlar? Anlamadım. Son kararım beni sizden korudukları yönünde. Tersi niye olsun ki?" "... bir gün tüm ülkelerin işçileri, emekçileri birleşecek ve cenneti yeryüzünde kuracaklar. Bak o zaman, ortaklar sofrası ne kadar zengin ve ne kadar doyurucu olacak."
Dün akşam senden ayrıldıktan sonra, İlyas’lara gittim. Oturup, şu evlenme meselesini uzun uzun konuştuk; Karısı da akla yakın şeyler söyledi: Ben gerçi onu severim, dedi; Beraberce yaşayıp gitmenizi kim istemez? Ama, yoksulluğa alışkın değildir o; Açlığa, yalınkat döşeklere pek katlanamaz. Dinledikçe, kızcağıza hak verdim; Bu iş olmayacak gibime
162 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.