2.dunya savasinin milliyetcilik uzerine etkisi
Zaten, kronolojik olarak, 1924 Anayasası'nı hazırlayanların etnik milliyetçilik - sivil milli yetçilik arasındaki farkı bilmelerine imkân yoktur, çünkü bu ayrım henüz kuramsal olarak ortaya atılmış değildir. Bu ayrım, hem dünyada hem de Türkiye'de II. Dünya Savaşı'nın so nunda ortaya çıkar. Hans Kohn, erken uluslaşma - geç uluslaşma ölçütüne dayalı olarak Batı milliyetçiliği - Doğu milliyetçiliği ayrımını geliştirdiği "The Idea of Nationalism' başlık li eserini ilk olarak 1944'te yayımlar. Kan bağı esasına dayalı vatandaşık ile toprak bağı esa sına dayalı vatandaşlık ölçütleri üzerinden Alman milliyetçiliği - Fransız milliyetçiliği ay- rımı da Jacques Droz tarafından 1949'da geliştirilir. Bunlar, esasında, II. Dünya Savaşı'nın ırkçılığın alabileceği korkunç boyutu göstermesi sonucunda içine düşülen dehşeti, ırkçılık la aynı kaynaktan beslenen milliyetçilikten tümden vazgeçmeden aşmaya yönelik düşünsel çabalardır. (Kohn'un Doğu-Batı ayrımında Almanya'nın Doğu'da kaldığı hatırlanmalıdır.)
Sayfa 242Kitabı okudu
Tiranın zevki için milyonlarca kişinin kurban edilmesini gerektiren faşizmin barbarlığı öyle inanılmazdı ki ancak çok sonra, kurbanlar muharebe alanlarını ya da toplama kamplarını doldurduğunda, diktatörlerin bizzat saçıp savurduğu uyarılara rağmen açıkça ortaya çıkacaktı.
Reklam
Faşizmin bu halini Ortega y Gasset 1920’lerin sonuna doğru şu sözlerle ifade etmiştir: “Faşizmin şaşırtıcı bir görünümü var, çünkü içinde en çelişik içerikleri görüyoruz. Otoriterliği öne sürüyor ve isyan öğütlüyor. Çağdaş demokrasiye karşı savaşıyor ama öte yandan da herhangi bir geçmiş yönetimin restorasyonuna inanmıyor. Kendisini güçlü bir devletin kurucusu olarak sunmaya çalışıyor, ama yıkıcı bir hizip veya gizli bir örgüt gibi devletin çözülmesine sebep olacak araçlar kullanıyor. Faşizme hangi açıdan yaklaşırsak yaklaşalım, onun aynı anda hem bir şey hem onun karşıtı, hem A hem A değil olduğunu görürüz.”
Sayfa 14
Kule Humbert Droz, Komünist Enternasyonel ‘de birlikte çalıştığı Buharin’in yakın arkadaşı ve siyasi müttefikiydi. 1971 yılında İsviçre’de yayınlanan anılarında Humbert-Droz, Buharin’in 1928 yılında kendisine, ta o yıllarda Buharin ve arkadaşlarının Stalin’e suikast düzenlemek için gizli planlar yaptıklarını söylediğini kaydetmiştir.
"Bouhurs, Tacitus'u Tarih'in istediği sadelikten yoksun olmakla suçluyor. Profesör Mösyö Droz, Shakespeare'i ciddi olanı gülünç olanla karıştırması yüzünden kınıyor. Bir başka profesör Nisard, André Chénier'yi XVII. yüzyılın gerisinde bir şair olarak görüyor. İngiliz Blair Vergilius'taki Harpyalar tablosuna üzülüyor. Marmontel Homeros'un kural dışılığına sitem ediyor. Lamotte kahramanlarının ölümsüzlüğünü asla kabul etmiyor. Vida kıyaslamalarına öfkeleniyor. Nihayet söz sanatı, şiir ve estetiğin bu sözde üstatlarının hepsi bana ahmakmış gibi görünüyor." Pécuchet, "Abartıyorsun!" dedi.
Sayfa 149 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi, etrafta arar." Droz
Sayfa 163 - Epsilon Derleyen: Akın Alıcı
Reklam
“Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi, etrafta arar.” Droz
İnsanlar çok kez burnunun üzerindeki gözlüğü arayan dalgınlar gibi mutluluklarını arayıp dururlar. Gustave Droz
Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi, etrafta arar. -Droz-
Sayfa 119Kitabı okudu
“Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi, etrafta arar.” Droz
Reklam
"İnsan, bir testidir, bu testinin kulpu gururdur." Gustave Droz
Sayfa 109Kitabı okudu
Resim