Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beden ve zihin ayrıdır diye düşünebilirsiniz ya da tam karşıtında yer alarak "Ben birim. Beden ve zihin benim" diyebilirsiniz. Ama bu bile ayrılık varsayımından yola çıkmaktır. "Bir" diyorsunuz ama ikilik (dualite) hissediyorsunuz. İkilik duygusuna birlikle karşı çıkıyorsunuz. Bu karşı çıkma bile örtülü bir bastırmadır. Onun için işe ikilik içermeyen bir felsefe (advait) ile başlayın. Varoluş ile başlayın, kavramlar ile değil. Derin, kavramlaştırılmamış bir bilinçlilik ile başlayın. İşte doğru başlangıç dediğim budur. Var olanı hissetmeye çalışın. "Bir" ya da "iki", "şu" ya da "bu" demeyin, ne olduğunu hissedin. Ve yalnızca zihin, kavramlar, felsefeler ve doktrinler orada olmadığında -yani dilin yokluğunda- gerçekten hissedebilirsiniz. Dil olmadığı zaman siz varoluşun içindesiniz. Dil olduğunda ise zihnin içindesiniz. Değişik bir dille değişik bir zihniniz olur. O kadar çok dil var ki... yalnız dil anlamında değil, aynı zamanda politik ve dini anlamda. Yanımda oturan bir komünist aslında benimle değil, o başka bir dilin içinde yaşıyor. Öteki tarafımda karmaya inanan biri oturuyor. Onunla komünist asla buluşamazlar. Aralarında bir diyalog olması mümkün değildir çünkü aynı dili konuşmuyorlar. Aynı sözcükleri kullanıyor olabilirler ama yine de birbirlerinin ne dediğini anlayamazlar. Farklı evrenlerde yaşıyorlar. Dil yüzünden herkes farklı evrenlerde yaşıyor. Dil olmadığında ortak bir diliniz; varoluş var. Meditasyondan kastım budur; özel dil dünyanızdan çıkın ve sözsel olmayan varoluşa girin.
Düalite
Zevk duyup onun peşinden gittiğin zaman artık acının gelmesi kaçınılmazdır. İkilik böyle çalışır, birini yaratmadan diğerini yaratamazsın.
Reklam
Patanjali, yoga felsefesini düalite (ikilik) üzerinden anlatır. Bu felsefeye göre dünya iki şeyden oluşur; prakriti ve puruşa yani madde ve bilinç. Bilincin, ahamkaranın (ego) varlığı aracılığı ile maddeye bağlanması jivanın (canlı) oluşmasını sağlar. Patanjali’ye göre bu bağın sebebi cehalettir, evinden uzaklaşmış olan canlının kendini özünden, olduğundan başka bir şeymiş gibi algılamasından kaynaklanan cehalet. Ne zaman ki bu cehalet ortadan kalkar, işte o zaman kişi her şeyi olduğu “gerçek” hali ile algılamaya başlar.
Oyunun dışında hepimiz biriz ama oyunun içinde rollerimizi oynamakla yükümlüyüz ve düalite yani ikilik olmazsa iyiliği, gücü, ışığı fark edemeyiz ancak kötülük, güçsüzlük karanlık olursa iyilik, güç, ışık fark edilir.
İKİLİK (DUALITE)
Günümüzde kendisi ve yaptıklarıyla tek yanlı ve olumlu bir ilişki kurabilen herkesin anormal olduğu söylenebilir. Bu tamamen egemenlik altına, denetim altına alınmış (tamamıyla normalleştirilmiş) bir insandır. Bunlar çok sayıda olup ikili ve içinden çıkılamayan düşünceleri kafalarından silerek gerçekliğe, kendi ürettikleri gerçekliğe inanan insanlardır. Gerçek dünya, gerçek olması gereken dünya hakkında kuşkular duyulmasına son veren bu olumlu yoğunlaşmanın sırrı henüz çözülememiştir. Bu da bizi kötülüğün zekâsının nasıl bir şey olduğu sorusunu sormaya itiyor.
İkilik (dualite)
...insanoğlu her zaman örnek aldığı modelin hem başarılı hem de başarısız olabilmesi için elinden geleni yapar. Burada da bir kusur, sapkınlık ya da ölüm içtepisinden söz etmeye gerek yoktur. İnsana bu karşıtlık üstüne oturan enerjiyi kazandıran şey doğuştan itibaren sahip olunan ikiliktir.
Sayfa 34 - Boğaziçi Üniversitesi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bunun normali, dualite...
Günümüzde kendisi ve yaptıklarıyla tek yanlı ve olumlu bir ilişki kurabilen herkesin anormal olduğu söylenebilir. Bu tamamen egemenlik altına, denetim altına alınmış (tamamıyla normalleştiril­miş) bir insandır. Bunlar çok sayıda olup ikili ve içinden çıkılamayan düşünceleri kafalarından sile­rek gerçekliğe, kendi ürettikleri gerçekliğe inanan insanlardır. (...) Zira ikilik ne unutulabilir ne de yok edilebilir. Oyunun kuralı ikiliktir. O bir tür şeylerin kesinlikle tersine çevrilmesini sağlayan karşı çıkılması ola­naksız sözleşme kuralıdır.
Şimdi sen düşündeki sözde bireysellik anında, elinde dualiteyi tutmaktasın, artık birlik yerine, elinde ikilik var. Daha önce cennetin kusursuz birliği vardı ve başka hiçbir şey yoktu. Bu dualite olmamasıdır, ikilik olmamasıdır. Gerçeklik hala budur. Gerçekte bir şeyden fazlası yoktur, fakat şimdi senin için farklı bir şey oluyor görünmektedir. Tanrı ve O'ndan başka bir şey var gibi görünmektedir. Bu dualite yanılsamasıdır.
İnsanın mizaç ve kişilik boyutu; aslında her türlü eksikliğin ve ikiliğin ötesindeki özün; ikilik/dualite ve sınırlı varoluş düzlemindeki bir yansımasıdır.
Sayfa 399Kitabı okudu
Doğu Felsefesine Genel Bakış
Çin müstesna olmak üzere hemen bütün eski şark filozofisi, tamamen dinî bir manzara gösterir. Yalnız ahiret ve ölüm düşüncesiyle ebedî saadetler peşinde koşan din adamları, ahlâkıda yalnız bu gayenin bir vasıtası addetmişlerdir. Bunun için şarkta filozofinin bir filozof gibi değil, ilhamla bulunan ve telkinle neşir ve tamim edilen efsanevî bir
Sayfa 131-132
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.