Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sizler belki farkında değilsiniz ama kıyamet çoktan koptu. Dünya sadece uzatmaları oynuyor. Peki bundan sonra ne olacak? Fiziksel dünyanın tabii ki sonu gelmeyecek. %10'u hariç tamamı helak, tamamı çöp! Geri kalan yeni dünyaya geçiş yapacak. Şunu hayvanlar bile görüyor davranışları değişti, insanlar görmüyor. Titanik batarken yalandan yere hala keman çalan çalgıcıları oynamaya lüzum yok.
Dünyanın sonu gelmeyecek. Sadece insanlık sona erecek; o da kendi eliyle.
Reklam
Altında doğduğum yıldıza hepten lânet olsun; onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekânın içinde ufalansın! Beni yaratıkların arasına iten hain an da Zaman’ın listesinden ilelebet silinsin! Arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık. Gelecekten bezmişim, onun günlerini katetmiş ve ona karşı kabımdan taşınışım, yanılsamalarımı hükümsüzleştirmem onları daha iyi tahrik etmek içindir. Öngörülemez -ve hâlbuki her şeyin kendini tekrar ettiği- bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? Daha ne kadar zaman kendimize, “İlâhlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum,” diyeceğiz. Sayıklamalarımızın boşluğu hepimizi yavan bir mukadderata boyun eğen tanrılara çeviriyor. Bizzat Kaos bile ancak bir kargaşa sistemi-olabilirken, şu dünyanın simetrisine niçin hâlâ başkaldırıyoruz? Alınyazımız kıtalar ve yıldızlarla çürümek olduğundan, mütevekkil hastalar gibi ve çağların sonuna kadar, öngörülmüş, ürkütücü ve beyhude bir meraklılığı peşimiz sıra sürükleyeceğiz.
Quousque Eadem?
Emil Michel Cioran
Emil Michel Cioran
Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun; Onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekanın içinde ufalansın! Beni yaratıkların arasına iten hain an da, zamanın listesinden ilelebet silinsin! Arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık. Gelecekten bezmişim, onu günlerini kat etmiş ve ona karşı kabuğumdan taşmışım, yanılsamalarımı hükümsüzleştirmem onları daha iyi tahrik etmek içindir. Öngörülemez –ve halbuki her şeyin kendini tekrar ettiği- bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? Daha ne kadar zaman kendimize, “ilahlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum” diyeceğiz. Sayıklamalarımızın boşluğu hepimizi yavan bir mukadderata boyun eğen tanrılara çeviriyor. Bizzat kaos bile ancak bir kargaşa sistemi olabilirken, şu dünyanın simetrisine niçin hala başkaldırıyoruz? Alın yazımız kıtalar ve yıldızlarla çürümek olduğundan mütevekkil hastalar gibi ve çağların sonuna kadar, öngörülmüş, ürkütücü ve beyhude bir meraklılığı peşimiz sıra sürükleyeceğiz.
Dünyada her güzel şey, renkli balonlar gibi neşeyle oradan oraya salınırken hayatın dikenlerinden birine değip yok olmak zorunda mı? Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkânsız? Kendini dünyanın geri kalanından ayrı bir yere koyup birbirini seven iki insanın bir arada durabilmesi, neden bu iki insan dışındaki her şeye bağlı? Hayat ne güzel âşık olunca halbuki, her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengârenk. İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor, ne fena ama. Bir başına, damla damla eriyen bir kardan adam gibi eksilirken onun artık başka tepelere yağacağını bilmek ne büyük işkence.
Sayfa 186Kitabı okudu
Gerçi herkes gelmeyecek olanı bekler. Dünya bir bekleyişe dönüşür böylece. Bu kadar bekleyiş bir çağı doğurur. İnsan insana gelmezse başka bir şey gelecektir muhakkak. Kıyamet? Büyük felaket? Dünyanın sonu? Bir şey gelecektir muhakkak.
Reklam
Dünyanın sonu gelmeyecek. Sadece insanlık sona erecek; o da kendi eliyle.
Dünyanın sonu gelmeyecek. Sadece insanlık sona erecek; o da kendi eliyle.
"Dünyanın sonu gelmeyecek "Ama değişecek feci. Feci değişecek, Saat insanları o korkunç depremleri değişimin aracı gibi görüyorlar ve haklı da olabilirler. Ne de olsa, her sene yüz bin tane deprem oluyor ve asıl büyükleri geç bile kaldı. Ama çok daha korkunç felaketler geliyor...
Sayfa 451 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun; onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekanın içinde ufalansın! beni yaratıkların arasına iten hain an da zaman'ın listesinden ilelebet silinsin! arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık. Gelecekten bezmişim, onun günlerini katetmiş ve ona karşı kabımdan taşmışım, yanılsamalarımı hükümsüzleştirmem onları daha iyi tahrik etmek içindir. öngörülemez -ve halbuki her şeyin kendini tekrar ettiği- bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? Daha ne kadar zaman kendimize, "ilahlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum," diyeceğiz. Sayıklamalarımızın boşluğu hepimizi yavan bir mukadderata boyun eğen tanrılara çeviriyor. Bizzat kaos bile ancak bir kargaşa sistemi olabilirken, şu dünyanın simetrisine niçin hala başkaldırıyoruz? Alınyazımız kıtalar ve yıldızlarla çürümek olduğundan, mütevekkil hastalar gibi ve çağların sonuna kadar, öngörülmüş, ürkütücü ve beyhude bir meraklılığı peşimiz sıra sürükleyeceğiz."
Reklam
Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkansız? Kendini dünyanın geri kalanından ayrı bir yere koyup birbirini seven iki insanın bir arada durabilmesi neden iki insan dışındaki her şeye bağlı? Hayat ne güzel aşık olunca halbuki. Her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengarenk. İnsan değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor.
Hayat ne güzel aşık olunca halbuki, her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengârenk. İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor, ne fena ama. Bir başına, damla damla eriyen bir kardan adam gibi eksilirken onun artık başka tepelere yağacağını bilmek ne büyük işkence.
İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince.
Quousque Eadem?
"Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun; onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekanın içinde ufalansın! beni yaratıkların arasına iten hain an da zaman'ın listesinden ilelebet silinsin! arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık. gelecekten bezmişim, onun günlerini katetmiş ve ona karşı kabımdan taşmışım, yanılsamalarımı hükümsüzleştirmem onları daha iyi tahrik etmek içindir. öngörülemez -ve halbuki her şeyin kendini tekrar ettiği- bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? daha ne kadar zaman kendimize, "ilahlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum," diyeceğiz. sayıklamalarımızın boşluğu hepimizi yavan bir mukadderata boyun eğen tanrılara çeviriyor. bizzat kaos bile ancak bir kargaşa sistemi olabilirken, şu dünyanın simetrisine niçin hala başkaldırıyoruz? alınyazımız kıtalar ve yıldızlarla çürümek olduğundan, mütevekkil hastalar gibi ve çağların sonuna kadar, öngörülmüş, ürkütücü ve beyhude bir meraklılığı peşimiz sıra sürükleyeceğiz."
Sayfa 185Kitabı okudu
332 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.