Her şey hiç şüphesiz huzurumuzu kaybetmeye ve huzursuzluğu huzur saymaya boyun eğmekle başladı. Sonra insan kalabalıklar içerisinde biçare yalnızlığın esiri haline geldi. İnsan; uzaklaşmak istedi buna şüphe yok, sonra tuğlaları üst üste koydu istifledi, göğe uzanmak kaçıp kurtulmak için gökdelenler inşa etti. Tabii bu durumda huzursuzluğu huzur sayan insan için yetmedi, zerreden kürreye, yararlı yararsız, zararlı zararsız demeden her şeyi araştırır hale geldi. Araştırmalar yetmedi elbet ve insan sloganlar atar oldu, ağlamak ve gülmek yerine sloganlar... Hislenmek ve hissetmek yerine bağırmak... Düşünmek, idrak etmek yerine kaçmak ve huzursuzluğu huzur saymak.. Modern ve huzursuz insanın çilesi; hızla akıp geçen zaman içerisinde bir köşede oturup kendi içerisine, kendi karanlığına ışık tutmamaktı...