Yalnızlık duygusuna ömrü boyunca bir kez yakalanmış birisinin bir daha kurtulmasının mümkün olmadığını biliyordu. İnsan yalnızlığa bir defa düşer, orada kalır.
Hayatın bir döneminde farkına varmadan kendi ayaklarımızla düştüğümüz ecel gibi bir yer var. Ne ileri gidebildiğimiz ne geri dönebildiğimiz bir yer orası; kocaman bir boşluktan ibaret. Yaşamak için de, ölmek için de geç kaldığımız yer. Zamanın hükmünü yitirdiği bir durağanlık. Birbirine çok benzeyen sokaklarda yön duygusunu yitirince yaşadığımız kaybolma hissi. Bomboş, sessiz, her yere uzak. Her yere, insanın kendi varlığına bile uzak. Bir rüyada konuşmak, bağırmak için ağzını açtığında sesinin çıkmaması hali. Adımların gitgide ağırlaştığı yer. Oraya gelince- savrulunca mı demeliyim?- neden sorusunun bir hükmü kalmıyor.
Hiç bir şey o kadar basit değil. Biz zannediyoruz ki insan ölünce çürümeye başlar. Doğru değil. İnsan doğduğu andan itibaren çürümeye başlıyor. İnsanı çürüten ölüm değil hayattır. Başkasından değil kendimden biliyorum.
Kitabın sonuna yaklaştıkça bitmesin istedim çünkü yaşadığımız duyguların, hissiyatımızın, karmaşalarımızın, gelgitlerimizin o kadar güzel seçilmiş kelimelerle anlatıldığı bir kitap ki okurken haykırmak istediklerimin yüzüme çarptığını hissettim. Hiç alakası olmayan iki kişinin birlikte yol alisini ve o yolda geçmişleriyle yüleşmelerini ve yaşanan hiçbir şeyin aslında unutulmadığını bir gün gelip umulmadık şeylere sebep olabileceğini görüyorsunuz.ve ne acıdır ki insan nelere katlanıyor da sessiz kalıyormuş ve yapılması gerekenler zamanında yapılmazsa nelere sebep olabiliyormuşu gösteriyor bizlere.Yakın zamanda okudugum en çarpıcı roman..
DüşerkenTarık Tufan · Profil Kitap Yayınları · 20186,2bin okunma
Hayatın bir döneminde Farkına varmadan kendi ayaklarımızla düştüğümüz ecel gibi bir yer var.Ne ileri gidebildiğimiz ne geri dönebildiğiniz bir yer orası; kocaman bir boşluktan ibaret. Yaşamak için de ölmek için de geç kaldığımız yer. Zamanın hükmünü yitirdi bir durağanlık. Birbirine çok benzeyen sokaklarda yön duygusunu yeterince yaşadığımız kaybolma hissi. Bomboş, sessiz, her yere uzak. Her yere, insanın kendi varlığına bile uzak. Bir rüyada konuşmak, bağırmak için ağzını açtığında sesinin çıkmaması hali. Adımların gitgide ağırlaştığı yer. Oraya gelince -savrulunca mı demeliyim?- neden sorusunun bir hükmü kalmıyor. Sen de sorma. Oradaydım.
Kan ve ırmak
İşte şimdi şairin dediği çıkacak
Çünkü bir el açılarak kavga çıkaracak
Daha sözün özsüz söylenmediği
günlerden geldim
Geldimse özümden çok severek seni
Kar taneleri bir hayal gibi düşerken zemine
Elimdeki kahvenin açıldı rengi
Nirengi noktası verildi duyguların
Şiirler doldurursa bir bend-i
Atlılar gelecek demişti şair
Geceyi ikiye bölerek
Kan akarmı yine bu sefer
Mürekkep olacak nehir
Bizde sözlerimiz gibi unutulacağız
Çünkü bir ürpertinin gerçekleşme vaktidir.
Kimsenin adı sonsuza dek yaşamaz
Ne forever on heart ne de bir başka söz
Tutunamayacaktır
önünde tutunulamayanın ...Akacaktır
kan ve ırmak
Mürekkep ve mazi
unutulan bu sefer unutmak olacak.