İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedildiği yıl, başkent Diyarbakır’ı ele geçirip iktidar kavgalarına son veren Uzun Hasan Bey, birkaç sene içinde tüm rakiplerini bertaraf ederek; Akkoyunlu Devleti’ni, sınırları doğuda Horasan’dan batıda Fırat Irmağı’na, kuzeyde Kafkaslardan güneyde Umman Denizi’ne kadar uzanan bir imparatorluğa dönüştürmüştü.
Düstur-u nübüvvet (Peygamberlik yolunun prensibi: "Kuvvet, haktadır; hak, kuvvette değildir."
Sayfa 74 - Mutlu Yayıncılık
Reklam
Düstur-u Nübüvvet; " Kuvvet, haktadır. Hak, kuvvette değildir." der, zulmü keser, adaleti te'min eder.
Sayfa 156
Düstur-u nübüvvet "Kuvvet haktadır, hak kuvvette değildir" der, zulmü keser, adaleti temin eder.
Felsefenin esasında, kuvvet müstahsendir. Hattâ "Elhükmü lil-galib" bir düsturudur. "Galebe edende bir kuvvet var. Kuvvette hak vardır." der. Zulmü manen alkışlamış; zalimleri teşci' etmiştir ve cebbarları, uluhiyet davasına sevketmiştir. {(Haşiye-1): Düstur-u nübüvvet "Kuvvet haktadır, hak kuvvette değildir" der, zulmü keser, adaleti temin eder.}
Hem Hazret-i Musa aleyhisselâmın bir mu’cizesini beyan eden فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا …اِلٰى اٰخِرِ Bu âyet işaret ediyor ki zemin tahtında gizli olan rahmet hazinelerinden basit âletlerle istifade edilebilir. Hattâ taş gibi bir sert yerde, bir asâ ile âb-ı hayat celbedilebilir. İşte şu
Reklam
87 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.