Birçoğumuz, hazır evdeyiz, bol bol okuruz, diye düşündük. Ama kafa rahat evde oturmakla eve hapsolmak aynı şeyler değilmiş. O nedenle o kadar da çok okuyamadım. Muhtemelen bu seneyi günde ortalama 30 sayfanın altında okumuş olarak, 5 tanesi ikinci kere okumuş olduğum, 30 kitap ile kapatacağım. Bunların içinden en beğendiklerimi not etmek
Okuma eylemi pasif bir eylem değildir; aksine, etkileyen, biçimlendiren, öneren, değiştiren aktif bir eylemdir. İnsanı değiştirir, yeni bir bakış açısı, inanç ve düşünce aktarır. İnsanı geliştirir, ileri taşır.
Türkiye'nin önemli düşünürlerinden olan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, 100 kitaptan oluşan okuma listesi tavsiyesine dair yazılarının beşincisini yayınladı. ‘Önümüzü açacak öncü kuşak için 100 kitaplık okuma listesi’ başlığı ile ile kaleme aldığı yazılarda ödünç bir akıl ile ödünç bir dünya inşa edilemeyeceğinin altını çizen Kaplan, kendi
İnceleme yazmaya vaktim olmadığından fakat okuduğum kitaplara dair 3-5 satır da olsa bir şeyler yazmadan geçmek istemeyişimden kaynaklı ele alıyorum bu yazıyı. İnceleme olamayacak kadar kısa ve analizden yoksun olduğu için inceleme gözüyle bakmamanızı rica ediyorum. Spoiler olmayacağı için içiniz rahat ederek okuyabilirsiniz.
Kitap adeta bir
Dil bir kültür taşıyıcısıdır. Daraltılan dil aynı zamanda bir kültür daralması demektir. İşte bu daralma, zincirleme olarak insanın da duygusal ve düşünsel olarak daralmasına yol açar. Çünkü dil ile düşünce bir kağıdın iki yüzü gibi birbirinden ayrılamaz..
Hımmm...
Kitabın arka kapağını okuduğumda Descartes'in "Düşünüyorum öyleyse varım!" sözüne atıfta bulunulmasını ve "Düşlüyorum öyleyse varım!" minvalinde değerlendirilmesini etkileyici bulmuştum. Kitaba hevesle başladım. Ama...
İhsan Oktay Anar'ın Osmanlı kültürü ve daha da özelleştirilecek olursa Kostantiniye (bu tabir de pek