Güneşin bile bir zerre sayıldığı kâinatta,
kendini büyük görmek, edebe uyar bir şey değil.
Şeyh Sadi Şirazi
HER DOĞRU HER YERDE SÖYLENMEZ! (Mİ?)
- "Böyle bir söz var… Önüne gelenin ağzına sakız kıldığı bir söz… Bu söze dayanak kılınan nice hâller var… Ve kimler ve kimler bu söze sığınmıyor… Elbette sözün bir hakikati var… Zira bizzat “doğru”nun kendisi -bile- her yerde “doğru” değildir. Su meselâ bir nimettir, berekettir. Lâkin sel hâlini alırsa felakettir… Açıktır ki doğru, yerinde
.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım...........
1 / Kalp Diriliği
Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
Kuran-ı Kerim'in Taşıdığı Gerçekler
1. Kur'an-ı Mübin, insanlara Hak Teâlâ'nın varlığını, birliğini, bü-yüklüğünü, hikmet ve kutsiyetini
bildirir. Öyle bir şekilde ki, onun ya-nında felsefecilerin en parlak sözleri pek sönük kalır.
2. Kur'an-ı Hakîm, insanları ilme, irfana, tefekküre davet eder, insanları gaflet içinde yaşamaktan men eder, insanlara Hak Teâlâ'nın hikmetine,
Sözünü kesen kimseye itibar etme, o kişide İlim ve edebe dair, arzu ve sevginin olmadığını anla.
Sayfa 172 - Çelik Yayınevi
Sözünü kesen kimseye itibar etme, o kişide ilim ve edebe dair, arzu ve sevginin olmadığını anla.
Sayfa 172Kitabı okudu
Bugün senin fert olarak sünneti yaşamamanın, edebe önem vermemenin, müstehabı terk etmenin neticesi, İslâm'ın hüküm sürmemesine, İslâm'ın dünyaya hâkim olmamasına ve Müslümanların zulüm görmesine varıncaya kadar etki etmektedir. Hani soruyorsun ya, ''Hocam, ne olacak bu Müslümanların hali? Ne zaman bitecek bu zulüm?'' diye... İşte, Müslümanların bugünkü vaziyetinin en büyük ve en etkili sebeplerinden biri budur. Abdestini alırken bir sünneti terk etmeden evvel bunları düşün, bakalım terk edebilecek misin?
Sayfa 121 - Rabbani YayıneviKitabı okudu
hz. muaviye ra
Ömer Nasuhi Bilmen'den Muaviye bin Ebu Süfyan ra üzerine :
" Cenab-ı Muaviye'nin Aliyyulmurteza hz hakkında minberde sebb-u şetm ettiğine ( lanet ettirdiğine) dair olan rivayetlerin esası yoktur. Hadis hafızları tarafından naklolunmamıştır. Müslümanlar arasında dehası ve siyaseti ile şöhretşiar olan Hz Muaviye'nin bu gibi küçüklüklerde bulunarak müslümanları kendisinden tenfir(nefret ettireceğne) edeceğine salim akıl sahipleri imkan vermez
. . . İbn Hacer el- Heytemi ve İbn Haldun gibi meşhur alimlerin beyanına göre Hz Muaviye, oğlu Yezid'in fıskına muttali değildir . Yezid, pederine karşı iyi amellerde bulunurdu .
. . . Hz Muaviye ashab-ı kiram arasında büyük mevki sahibidir . Cenab-ı peygamberin kayın biraderidir . Vahiy kitabetinde bulunmuş , iktidar ve meziyeti teslim okunarak Ebubekir , Ömer ve Osman Hz döneminde emir ve vali tayin olunmuştur .
Resul-u Ekrem onun mülk ve saltanata nail olacağını bir mucize olmak üzere " malik olduğun vakit güzel muamele et" hadisiyle evvelce haber vermiştir .
Hz Peygamber onun hakkında " Allahım ! Onu hadi ve muhdi kıl" diye dua buyurmuştur . Şüphe yok ki bu duay-ı nebevi icabete karin olmuştur .
Artık böyle bir zat hakkında zebandirazlik etmek nasıl şime-i edebe muvafık olur "
( Muvazzah İlm-i Kelam )
