"Ne bu zırhlılardan, ne bu ordudan, ne sokak başlarındaki bu makineli tüfeklerden korkuyorum. Beni, korkutan şey, kendi aramızdaki anlaşmazlıklar, kendi aramızdaki nifaklardır. Bizi asıl bu mahfedecek.
Servet-i Fünun edebiyatının en güzel eserlerinden Mai ve Siyah. Ayrıcalıklı yanlarından birisi de batılı anlamda yazılmış ilk romanlardan olmasi. Zaten Halit Ziya bu bağlamda en nitelikli romanlar yazan en önemli şair. Tanzimat romanları ile arasındaki fark şöyle açıklanabilir; bireyciliğin ön planda oluşu yani aslında ilk defa bir bireyin hayatı,
Aman Yarabbi! Sevmek bu muydu? İnsanı sanki bir mengene iççinde sıkıp sıkıp da birisinin ayakları altında ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyen bu öldürücü şey, sevmek bu muydu?
Çalışmak, evet, zaten demin de öyle düşünmüyor muydu? Niçin çalışmasın? Amma talih onu hayata zahmete girmeden tasarruf edenlerden biri etmemiş, bundan ne çıkar? Bilakis...''Ben hayatımı kendim kazandım. Ben yine kendi işimle yaşıyorum!'' diyebilmek. Ah o vicdan rahatlığı...
Hatıralar hava ve zaman etkisiyle yıpranmış, delik deşik olmuş bir sayfa biçiminde kalır. O zaman en fazla tesir eden şeyler, hatıralar tablosunda en derin kazılır.