Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Rabia
Rabia
@edebiyatcirabia
𐱅𐰼𐰇𐰰
Öğretmen
Yıldız Teknik Üniversitesi
274 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Ben de "Hayatım, hayatımın romanı olsun" diyerek başlıyorum...
Gerçekten romana tutunabildim mi? Bilmiyorum. Sevdim mi? Evet. Bende etki uyandırdı mı? Evet. Belki birkaç kez daha olursam var yine farklı etki yaratabilir mi? Ona da evet :) Ha gerçekten de deha bir kalem bunu da kabul edelim tabii :) Tutunamayanlar, ilginç bir şekilde hem en çok okunan, hem de en çok yarıda bırakılıp vazgeçilen eserler
"Yine bir Aytmatov ustalığı" deyip susuyorum
"Bu kadar az sayfalı olup da bu kadar bilgi ve duygu yüklü bir kitap olamaz" diyorum ve alıntıma başlıyorum. Aytmatov'un hangi kitabı insanı hüzünlendirmez? Hangi kitabı insanı derinden etkilemez? Şüphesiz hiçbiri. Hele ki her kitabının sonunda irkilmemek elde değil.Bu kitapta Gün Olur Asra Bedel’deki öğretmen Kuttubayev’in nasıl öldüğünü öğreniyoruz . Devam kitabı gibi sayılabilir. KGB’yi suçlayan bölümler nedeniyle izin verilip Gün Olur Asra Bedel içinden çıkartılmıştır.
Onlar için savaşmış olmalarına rağmen birçok insanı sürgün kamplarında ya da işkencelerde öldüren Stalin rejiminin acı yüzünü okuyoruz. Kuttubayev hiç bilmediği bir suçtan hapis tutulurken Aymatov yine usta bir benzetmeyle devam ediyor. Cengiz Han’ın hayatından bir kesit anlatan yazar, aslında diktatörlüğün merhamet içermeyen kısmının nelere yol açabileceğini söylüyor açıkça. Hikaye Kuttubayev ile başlıyor ortalarında bir anda kendinizi Cengiz Han’ın çadırında buluyorsunuz. Bu anlatım tarzını çok güzel bir şekilde uygulamış Aytmatov. Her ne kadar devamı desem de
Gün Olur Asra Bedel’i okumadan da okuyabileceğiniz bir kitap. Şimdiden keyifli okumalar...
Evet adından da anlaşılacağı üzere kitap açlığı anlatıyor ama böyle sıradan değil, gerçekten nedendir bilmiyorum bir şekilde içine çekerek anlatıyor. Kitaptaki genç her şeye rağmen umudunu kaybetmiyor. Öyle ki "Bu genç bu yaşananlara rağmen umudunu kaybetmiyorsa biz..." diye zaman zaman birkaç cümle kurmadım değil doğrusu :) Çok sade bir anlatımı var, yalnız yazıların çok sık, art arda basıldığını da söylemeden edemeyeceğim. Bazen insan kaldığı yeri de unutuyor. Romanda bir anda umudun kaybolup tekrar bir şekilde yeşermesi tezatlıklarını da sevdim. Konusu da dili de basit de olsa bir şekilde sizi içine çekiyor. Az sayfalı dünya klasiği arayanlara tavsiyemdir efendim :) Şimdiden keyifli okumalar...
Okur Takip Önerileri
Kitabın adı "Sözde İnsanlar" olmalıymış :)
"Peyami Safa bir eser yazar da o hiç kötü olur mu?" :) diyorum ve sözüme başlıyorum. Peyami Safa'yı her okuduğumda bende hep Türk filmi izliyormuşum hissi oluyor. Hele o konuşma tarzları, kişilikler, Doğu-Batı çatışması... Ha bir de "Hadi kuzum!" tarzı konuşmalar :) Bu romanda da Batı'ya özentiliğin bizi düşürdüğü iğrenç durum, kişileri düşürdüğü buhran, toplumdaki çöküntü, "aaaa yok artık" dedirtecek olaylar bir bir işlenmiş. Çok da güzel işlenmiş :) Hiçbir kitabini okuyup da pişman olmadım ben bu yazarın. "Batılı olacaksak da millî ve manevî değerlerimize sahip çıkarak olalım" ana fikrini çok güzel benimsetmiş bize, kalemine sağlık Peyami Safa... Ayrıca emin olun ki kelime hazinenize de birçok kelime eklenecek :) Dopdolu bir kitap efenim daha ne deyim? :)
Şimdiden keyifli okumalar arkadaşlar :)
Türk klasiklerini okumaya bayılan bir okur olarak söylüyorum kesinlikle Türk edebiyatında kurgusu en iyi olan romanlardan biri Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Tanpınar bu kitabında, modernleşmenin ironik eleştirisini yaparken bir yandan da toplumunun karakteristik durumlarını âdeta cuk diye oturan karakterlerler ve olaylar ile yeniden kurgulamıştır. Kitapta Hayri İrdal karakterinin yaşadıklarına gülsem mi ağlasam mı kızsam mı karar veremedim doğrusu :) Kitapta "İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir" diyor Hayri İrdal. Bu kitaptan çıkarılacak birçok mesaj var bence, her okur kendi mesajını çıkarır eminim ama benim çıkardığım ilk mesaj buydu :) Ben okumaya geç kalmış hissediyorum kendimi, siz geç kalmayın derim... Çünkü günümüz olayları ile bile ilişkilendireceğimiz "Aaa tıpkı şimdiki yaşanılanlar gibi" diyeceğimiz çok karakterle ve olayla karşılaşaksınız. Şimdiden keyifli okumalar :)
Tırpan romanı Fakir Baykurt'un kalemine başlama romanım oldu. Bir platformda çok methedilen bu eseri alıp iyi ki de okumuşum diyorum şimdi. Yazar oldukça sade bir dille yazmış. Bence halk diliyle roman yazmak çok daha zordur bunu çok da başarmış Fakir Baykurt. Bölgesel konuşma ağızlarına,şivelere sıkça yer vermiş. Çok da güzel bir konuyu ele almış: Kadının parayla satılması, zengin olan kişilerin kendinden yaşça çok küçük kızları eş edinmesi. Toplum olarak bayılırız aşiret dizilerine. İçinde ağa olduğu zaman aşiret olduğu zaman gözlerimizi pörtletir izleriz. Bu da işte bu şekilde bir konu işlenmis roman. Farkı ne biliyor musunuz? Dizilerde ağalar, parası olanlar hep istediğine sahip olur, her sey onların lehine gerçekleşir. Fakat Fakir Baykurt roman sonunda öyle bir ters köşe yapmış ki " Keşke gerçek hayatta da böyle olsa!" diyeceğimiz bir son olmuş. Zengin değil fakir, ağa değil halk, töre değil olması gereken kazanmış. Kesinlikle okunması gereken bir kitap :) Şiddetle tavsiye ediyorum.
"BİR YANIMIZ ÇÖL BİR YANIMIZ DENİZ"
Hiçbir zaman dizi izlemeyi seven bir insan olmadım; ama şu da bir gerçek ki Leyla ile Mecnun dizisi herkes tarafından beğenilen bir dizi olmuştur. Kitapta da karakterler aynı fakat sanırım son biraz farklı. Absürt bir kitap tabi ki. Absürt her ne kadar" saçma" da demek olsa şu bir gerçek ki çok zekice. Burak Aksak da olayları zekice kurgulamış, günümüz diliyle yaşantı şekliyle açıklamış. Hem çok güldüren hem çok düşündüren hem hüzünlendiren bir kitap. Yazarın zaten edebî bir kaygısı yok. Ama "Ben biraz hayattan arınayım, kafa dinleyeyim" diyorsanız ki özellikle yaşadığımız şu pandemi sürecinde bunu demeyen eminim yoktur :) Alıp gülerek, yer yer hüzünlenerek okunacak bir kitap. İlaç gibi geldi diyebilirim :) Ayrıca o kadar güzel sosyal mesajlar, alıntılar, güzel cümleler var ki altını çize çize okuyorsunuz emin olun. "Yaa gerçekten de böyle!" dediğiniz çok cümle çıkıyor karşınıza. Eğer "Ben kitap okuyayım, okurken de çok düşünmeyeyim kitap beni alsın götürsün" diyorsanız mutlaka okuyun :)
Ha bu arada "Çay Erdal Bakkal'da içilir :)"
"İnsanın bakış açısını değiştiren kitap" olarak karşıma çıkmıştı birkaç yerde 1984. Çok okunan, çok satan kitaplar içerisinde de ismini duymamak mümkün değildi zaten. Bu yüzden çok büyük bir beklenti ile başladım kitaba. Ama ilk sayfalarda "Acaba hüsran mı olacak?" demedim değil. Zaten çok abartılan her kitap bende böyle bir korku yaratıyor. Kitap bitene kadar fazla abartıldığını düşünüp bittikten sonra hiç de boşuna abartılmadığını anladığım bir kitap oldu :) Kitapta kurgulanan dünya, aksiyon, kısmen de gerilim düşündürüyor ve tabiki sürükleyici hâle getiriyor. Şaşırtıcılığının da yüksek olduğunu belirtmeden edemeyeceğim. Bu şaşırtıcılık son olaylardaki gelişmelerde daha çok öne çıkıyor. Kitabın uzun bir önsözü olsa da okumanın olayları çabuk kavramak açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Kitapta kurgulanan dünya çok ümitsiz, karanlık, sıkıcı, bunaltıcı, hatta son sözde denildiği gibi "insanlık karabasanı" da olsa hayranlık uyandıran bir mantığı, kurgusu
var. O yüzden gerçekten okuyun,okutun :) Hayvan Çiftliği kitabı gibi bu kitap da boşuna abartılmıyor."
"Ben şimdiye kadar bu kitabı okumayı nasıl erteledim?" dedirten cinsten bir kitap. Sabahattin Ali'nin hemen tüm kitaplarını okuyup, en sona bunu bıraktığım için pişmanlık duyduğum bir kitap oldu doğrusu. Kesinlikle okunması gereken, "abartılmayı hak eden" bir kitap. Dili, kurgusu, üslûbu her şeyi dört dörtlük. Mutlaka okunmalı, ertelenmeden okunmalı.
