Nazım Paşa'yı Yakup Cemil vurmuştu Enver Paşa değil.
Enver Trablusgarb'tan döndü. Hiç zaman kaybetmedi. İttihat ve Terakki Cemiyetini toplantıya çağırdı, genç subayları çevresine alarak bir heyeti vükela toplantısı sürerken Bâbı Ali'ye girdi. Kendisini durdurmaya çalışan Harbiye Nazırı Nazım'ı vurdu, Kâmil Paşa ve diğer nazırları rövolveriyle kovalayarak Cemiyet'ten Talat ve Cemal'in yanı sıra Sadrazam yaptıkları Mahmud Şevket Paşa ile birlikte kontrolü ele geçirdi. Hiçbir şekilde zaafa izin vermedi. Politikacıların bir kesimi ona muhalifti: Onları astı. Ayaklanmaları bastırdı ve Balkan Devletleri'yle banş görüşmelerine girmeyi kesin şekilde reddetti Ancak, Bulgarların kuşatması altındaki Edirne'yi kurtarmak önündeki temel sorun olarak henüz duruyordu. Düşmana mevzi değiştirtmek için büyük bir manevra planladı. Bu, kendisine göre çok iyi bir plandı: Haliç'ten donanmayı çıkarıp Ege'ye gönderecek, donanmanın ateş gücünün desteğindeki Onuncu Ordu birlikleri Bolayır'in biraz kuzeyindeki Şah Kuyu'ya çıkacak; Bolayır birlikleri düşmana hücum edince, Şarköy birlikleri de düşmanı sağ cenahtan yakalayacaktı; bundan sonra iki kol birleşerek kuzeye doğru en kısa yoldan geçerek Edirne'ye gidecekti. Bu harekat düşmanı şaşırtıp bozguna uğratacak ve onları Çatalca hatlarıyla Edirne'den vazgeçmeye zorlayacaktı.
İstanbul'da Süleymaniye, Üsküdar'da Mihrimah Sultan ve Edirne'de Selimiye camilerinin etrafında yapılan  evlerin pencereleri şehrin vasati pencere ölçeklerinden daha küçük  yapılıyor; sebebi camiyi daha büyük göstermek. Mimari anlayışına iki temel "konsept" hakim oluyor: Vakar ifadesi ve huşu hissi veren monumentallik, yani abidevîlik. Huşu hissini yapının bütünü verdiği gibi çok küçük bir çini parçası da verebiliyor... Bu ölçü ve anlayışının bozulması Osmanlı'nın da çöküş yollarını açıyor. Enteresan bir örnek var: II. Viyana Kuşatması'na kadar sürekli galip gelen Osmanlı orduları düşman kuvvetlerinin yarısı kadarmış. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa düşman kuvvetlerinin iki misli büyüklükte bir ordu ile Viyana kapılarına dayanıyor ama netice alamıyor. "Kuvvetin, sayının büyümesinde olduğunu zanneden zihniyet, yani ölçü bozukluğu o günlerde başlamış gibi görünüyor". "(...) Büyük ölçünün her şeyi çözeceği yanılgısı, yönetici zümreye hakim olmuştu".
Sayfa 103 - Dergâh Yayınları, Turgut Cansever
Reklam
Beylerbeyi olan Lala Şahin Paşa emrindeki kumandanlarını Edirne tarafına göndermesi Orhan Gazi'nin fetihler silsilesi ni devam ettirmesinin göstergesidir. Dimetoka ve Bergos ele geçirilince Rum tekfurları korkmuştur. Padişah Rum tekfurlarının bu zafiyetinden yararlanmak için Edirne kuşatması görevini dirayat ve liyakatli Lala Şahin Paşa'ya vermiştir. s. 41-42
Ahmet Refik, Osmanlı Kumandanları, Yay. Haz:Dr. Selim Ahmetoğlu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2020, s. 41-42.
Kumandayı devreder etmez Mustafa Kemal yola koyuldu. En kısa yol ol­duğunu düşündüğü için Fransa’ya geçtiyse de burada daha kısa yolun Avus­turya ve Romanya’dan geçtiğine karar vererek yönünü değiştirdi ve Karade­niz’e indi. Sürekli yardım gördüğü içini daha Aralık’ın ilk haftasında İstanbul’a ulaşmıştı bile. Her şeyi karmakarışık bir halde buldu.
Tarihte Bugün
Miladi: 24 Haziran 2020 Rumi: 11 Haziran 1436 Hicri: 3 Zilkade 1441 •Ruslarla Edirne antlaşması yapıldı (1713) •25 yıl süren Girit kuşatması başladı (1645)
·
Puan vermedi
Balkanlarda Gayrinizami Bir Harp
Balkanlarda Gayrinizami Bir Harp 𑁍︎ 𑁍︎ 𑁍︎ Savaşlarda tarafların birbirlerine karşı güçlü orduya karşı küçük grupların vur kaç taktiği kullanılan bir yöntem adı, Gayrinizami Harp'dır. Stratejik savaş düşüncesi gayrinizami harp konseptinin tarih boyunca varlığını haber verir. Şartlar zayıfın güçlüye karşı kullanılacak en
Gayrinizami Harp
Gayrinizami HarpAli Güneş · Kronik Kitap Yayınları · 202076 okunma
Reklam
31 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.