Fatih.
İstanbul fethi ve 500 yıllık imparatorluk, yalnızca genç Türk hükümdarının eseridir. Bu tarihî bir gerçektir. Harap bir şehir olarak aldığı Konstantiniyye'yi Fâtih, vakıflara dayanan külliye-imaretleriyle muhteşem bir Türk-İslam şehri olarak yeniden inşa etmiştir.
Sayfa 123 - Kronik
Max Fruchtermann'ın üç ciltlik Kartpostallarını (Max Fruchtermann Kartpostalları, Hazırlayan: Mert Sandalcı, Koç Yayınları, İstanbul 2000) ilk incelediğimde en fazla dikkatimi çeken, hafızamda yer eden birkaç kareden biri... Selanik'ten yola çıkıp İstanbul'a gelen Hareket Ordusu’nun trenden inen elemanlarına dair fotoğraflar
Reklam
Çakanın katli üzerine Kılıç Arslan imparatorla ileride barış içinde yaşamak üzere anlaşma yapmak istese de imparator Çaka’dan kurtulduğu gibi Sultan Kılıç Arslan’ı da İznik’ten çıkarma çabasındadır. Bir Türk sultanın İstanbul karşısında hâkim olmasını daimî bir tehlike görüyordu. İmparator, İznik’i kurtarmak, Türkmen saldırılarını püskürtmek için Avrupa Hıristiyan âlemini harekete geçirdi. 1096’da Kudüs için yola çıkan halktan ilk Haçlılar ordusu harekete geçecek, arkasından feoadal Avrupalı şövalyeler ordusu İznik'e gelip şehri ele geçirerek Bizans’a teslim edecektir (1097). Böylelikle Bizans, İstanbul kapılarına dayanan Türklerden kurtulur.
Sayfa 22 - NTV YayınlarıKitabı okudu
İmparator, Çaka'dan ciddi şekilde korkuyordu. Çaka'ya karşı Konya Sultanı Kılıç Arslan'la diplomatik ilişki kurdu. Uc Türkmen beylerini hükmü altına almaya çalışan Kılıç Arslan, Iznik'e yerleşerek Çaka gibi ileri bölgelerde savaşan beyleri kendisine bağlı kılmak istiyordu. Çaka'yı ortadan kaldırmalıydı. Selçuk sultanı olumlu davrandı. İmparator
Sayfa 27 - Kronik Kitap
Osmanlılar Neden Amerikaya Gitmedi? Toparlayacak olursak,İstanbul'un domine edebildiği bir ekonomik ünite, ne adam yollayıp Amerika'yı kolonize edebilir ne de buradan gelecek hammadelere ihtiyaç duymaktadır.Osmanlı'nın merkantilist politikalar izlemesinin nedenlerini kaçırılmış fırsatlarda değil, belirli kurum ve politikaların eksikliğinde aramak
Üsküdar, İstanbul'dan eskidir. Ne kadar eskidir, onu bilemeyeceğim. Ama bu şehrin eski adı Hrisupolis, yani altın şehirdir. Bu isme bir takım efsaneler sebep gösterilir. En doğrusunu Yahya Kemal gazelinde söylemiştir: "Her akşam güneş batarken bu şehri altınla kaplar." Daha sonra bu şehrin adı Skutari olmuş, Türkler de bunu kendi dillerine uydurup "Üsküdar" demişlerdir.
Reklam
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.