37.El-Kayyûm
Ayet; “Allah odur ki ondan başka ilah olmayandır. O, hayy ve kayyûmdur.” Manası; Kıyamda olan, kıyamda tutan ve varlığı varlıkta tutan zat, ayrıca kıymet ve değer veren. İnsandaki tecellisi; İnsanın Allah ile kayyum olup kıyamda durduğunun bilincinde olması ve “ben Allah ile varım, Allah ile diriyim, Allah ile görüyorum, Allah ile işitiyorum, Allah ile biliyorum, bendeki bütün güzellikler Allah’a aittir” demesi gerekir. Allah’ın Kayyûm isminin üzerinde tecelli ettiği bir kulun bakışı böyledir. Böyle baktığı için de işi Allah adına Allah’ın istediği ve sevdiği şekilde yapar ki Allah’ın muradı onun üzerinde gerçekleşmiş olsun. Bir de Allah’ın Kayyûm isminin üzerinde tecelli ettiği bir kul her zaman kıyamdadır, her anda Allah için bir şeyler yapmaya çalışır. “Ben iman etmişim, Allah’ı seviyorum” deyip yerinde oturmaz, aksine her an bir işte, bir şe’endedir. Dua; Sen kayyûm olansın Allah’ım! Varlığı varlıkta tutansın Allah’ım! Bizi de varlığınla varlıkta durduğunun şu’urunda olanlardan eyle! Bizi her anda senin kayyûm olduğunu ve seninle varlıkta durduğunu tadanlardan eyle! Bizi de kıyamda duranlardan eyle Allah’ım!
Mekân bilinci üzerine...
"[...] Bunun için yine esmâ-i hüsnâya dönebilirsin: Doğada her canlıda Hayy'ı hatırla, su içtiğinde "Su gibi azîz ol" deyişinin aslı olan el-Azîz'i hatırla, yüzüne vuran tatlı bir meltemde ya da her biri güzellik timsali olan çiçekleri ve rengarenk kelebekleri gördüğünde el-Latîf'i hatırla, yuvasına kendi cüssesinden büyük bir yiyeceği taşıyan karıncayı gördüğünde er-Rezzâk'ı hatırla, güneşin doğuşunu gördüğünde el-Evvel'i, batışını gördüğünde el-Âhir'i hatırla, karanlıklardan aydınlığa çıktığında en-Nûr'u hatırla, gördüğün güzel bir doğa manzarasında el-Musavvir'i hatırla, art arda ahenkli bir şekilde sıralanan dağları gördüğünde el-Bârî'yi hatırla, yavrusunu şefkatle besleyen bir hayvanı gördüğünde er Rahim'i hatırla."
Reklam
Kemal Sayar:
İnsan tabiatla, evrenle ahenk içinde olmazsa Allah'la ahenk içinde olmaz. Tabiata, yeşile dokunduğumuz anda el Hayy'ı, el Muid'i hissediyoruz, her şeyi kuşatanı ve her şeyi dirilteni hissediyoruz. Hayata nasıl anlam kattığını, her şeyi nasıl kuşattığını görebiliyoruz. Elimize bir taşı aldığımızda bilmiyoruz belki ama onun da kendine mahsus bir hayatı var, o da kendi dilinde Allah'ı zikrediyor, tespih ediyor.
Markopaşa · 3 Şubat 1947 · Sayı: 9 Markopaşa'nın bu sayısı ile kadroya Rıfat Ilgaz da katılmış olmalıdır. Ilgaz, Boğazlayan Ortaokulunda hastalanmış, 2 Ocak 1947'de İstanbul Validebağı Sanatoryumuna gelmişti. Kendi anlatımıyla Boğazlayan Ortaokulundaki görevine başladıktan (2 Kasım 0946'da atanmıştı) bir-iki ay sonra Markopaşa'ya katıldı
Davud (a.s.) gece çökünce Rabbine şöyle dua ederdi; " Allah'ım! gözler uyudu, yıldızlar battı. Sen Hayy ve Kayyum olansın. Benim günahlarımı bağışla."
577 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.