“Çünkü dünyadaki bütün insanlar gibi, sen de zaman sana Tanrı’ya nasıl yaklaşılacağını öğretir sandın. Ne var ki zaman öğretmez; zaman bize yalnızca yorgunluk ve yaşlanma hissi verir.”
Kitabı dilara keskinin yazdığını görünce direk düşünmeden almıştım. Kötü bir kitap değil sürükleyici yani ama pek beklentilerimi karşıladığını söyleyemeyeceğim. Kitap söyle ilerliyor: bir bölümde ana karakterin okul arkadaşları ile yaptığı etkinlikler diğer bölümde ana karakterin dövüş hikayesi. Ama biraz gereksiz uzamış bence. Bir de kitabın 2. si gelecek. Eğer okuyacak kitabınız yoksa okuyabilirsiniz ama Dilara keskinin daha iyi kitapları var.
Halbuki ne ateşler vardı içinde. Söndürdü her birini elleriyle. Başkalarını uzlaştırayım, ortamı yarıştırayım diye kendinden uzaklaştı günbegün. Çocukken tam olarak çocuk, gençken tam olarak genç olamayacaktı bir türlü; hep yaşından fersah fersah önde.
Ortalık, üniversite mezunu işsizlerle dolu. Emekliler meteliğe kurşun atıyor. Yetişkinlerin hayal kuracak bir dakikası bile yok - kısacası "hayatın katı gerçeklerine karşı, sabah dokuz akşam beş, günde tam sekiz saat ev geçindirmek için, çocuklarının okul parası için mücadele ediyorlar. Dünya hiç şimdiki kadar kamplaşmamıştı. Din savaşları, soykırımlar, gezegeni hiçe saymalar, ekonomik krizler, buhranlar, yoksulluk kol geziyor. Herkes dünyadaki sorunların ya da kişisel dertlerinin hiç olmazsa bir kısmından kurtulmak için acil çözümler arıyor.
Bense kalkmış, kökleri bugünün tehditlerinden uzağa, çok eskilere uzanan ruhani bir geleneğin peşinden koşuyorum hâlâ,
İşte bütün mesele ölümü unutmamaktadır, bu gerçekle yaşayan birisi hayatın hep doğru tarafinda durmaya çalışır ve iyilik dışında aklında bir şey olmaz. Ölümü unutunca ise dünya nereye istiyorsa oraya sürüklenir gideriz.
Burjuva sofralarda onca kelam ikram.Sigar,sohbet,siyaset.Marka ayakkabılar ve marka elbiseler ,ama en önemlisi , tasarımcı elşnden çıkmış çantalar.Hemcinslerinin kılık kıyafet takıntısını bir türlü anlayamıyordu Peri.Bazı kadınlar çantalarını uzak diyarlarda savaş meydanlarında kazanılmış ganimetler gibi gururla taşıyorlardı.