Bu roman, Çukurova'nın acısını da mutlusunu da yüreğinde taşıyan, onunla gülüp onunla ağlaşan, her bir can uğruna heybesine dert katan, güçlü, sağlam, mert, gözüpek eşkıyanın, İnce Memed'in romanıdır Yaşanmışın içinden çıktığı o kadar belli ki. Onun kendine özgü kulağı, deyiş tarzı, halktan gelen bir dili var. İnce Memed serisinin ikinci romanında çaresizlik ve karamsarlık içerisinde debelenen bir İnce Memed vardır. Abdi Ağa'dan sonra gelen kardeşi Hamza, Değirmenoluk köyüne her türlü zulmü yaşatır. Bu döngünün bir sona varacağını düşünmeyen İnce Memed'de ne yapması gerektiğini bilemeden kendi iç dünyasında bir hesaplaşma yaşar.
birinci kitabın tefrika olmasından dolayıdır sanırım ikinci kitaba nazaran daha az tasvir barındırdığını, daha fazla olay örgüsüne sahip olduğunu fakat ikinci kitabın kesinlikle daha edebi olduğunu daha bir ince memedi ve çukurova insanını anladığımızı söyleyebilirim. yine güzel bir tad bıraktı ruhumda usta bu kitabıyla ve "gelsin üçüncü kitap" dedirtti