Çarpıcı ve yıpratıcı. Bu kitabı tanımlamam istense bu iki kelimeyi kullanırdım. Hele bir de gerçek hikaye olması, 80’li yıllarda yasaklanması kitabı daha da ilginç yapıyor. Bir köylü kızının yaşlı ve zengin bir adamla evlendirilip kasaba halkına bu adam tarafından peşkeş çekilmesi konu ediliyor. Kitap, üç bölümden oluşuyor. Savcının ağzından olaya bakış, kurban yani Melek’in yaşadıklarının “bilinç akışı” şeklinde anlatılması ve son olarak Melek’e aşık gencin bir günlük şeklinde yaşanılanları anlatması. Her bölüm çarpıcı ama ben Melek’in yaşadıklarını okurken yaşlandım diyebilirim. Erkek egemen toplumlarda büyüyen kadınların, erkeklerin her yaptığını “hak” olarak görürken kendisini kurban olarak görememesi ne enterasandır. Erkektir yapar, güçlüdür, egemendir, haklıdır. Hep bu kafa yapısı değil mi toplumları yıkan? Ve bir kişinin bile el kaldırıp “Hop kardeşim ne oluyor” dememesi, film izler gibi sessiz kalması.. Hep bilindik anlar, değişmeyen acı gerçekler.