Bir erkeğin kadınları tamamen anlaması hiçbir koşulda mümkün olmasa da , bu mertebenin en yakınına ulaşabilen bir yazar Mehmet Eroğlu, çok iyi çözümlemiş kadınları. Öyle kadın portreleri anlatıyor ki bu kitabında "hayır yahu, bu kadarı da olmaz" demiyorsunuz. Ayrıca pozitif ayrımcılık yapıyor kadınlara, genellikle erkekler daha silik karakterler kitapta; böyle erkek egemen bir toplumda bunu yapması bile çok büyük iş bence.
Kitabımız da tam burada başlıyor, etrafındaki dört kadının yaptıklarıyla on gün içinde hayatı baştan aşağı değişen eski avukat yeni dedektif Sadık'ın macerasına bodoslama dalıyorsunuz. Polisiye romanları spoiler vermeden detaylıca anlatmak maalesef mümkün değil benim açımdan, o yüzden burada kesiyorum içerik ile ilgili incelememi.
Bildiğim kadarıyla Mehmet Eroğlu'nun yazdığı ilk polisiye roman ve sizi temin ederim bir solukta okunuyor, anlatım dili gene kusursuz, karakter tasvirleri gene muazzam, merakınızı hep üst düzeyde tutuyor, Dostoyevski alıntıları yer yer gülümsetip yer yer hüzünlendiriyor ve bana göre oldukça başarılı ve açıkta nokta kalmayan bir finalle de kapanışı yapıyor kitap. Gerçek bir Mehmet Eroğlu başyapıtı, Polisiye seviyorsanız mutlaka okuyun, sevmiyorsanız bile Mehmet Eroğlu'na bir şans verin. İnanın pişman olmayacaksınız.