Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
deniz olağanüstüdür tanrının ellerinden o eller göndermişti onu uyusun diye dünyada ve yeryüzü sararıp solar ay ufalanır birer birer yıldızlar uçuşur bir toz bulutuna ama deniz değişmez ve akıp gider ellerden gene döner ellere ve uykuludur.... aşk, kırılışı senin ruhunun benim dudaklarımda
tüm akşam o ellere baktım, aslında o olağanüstü, o eşsiz ellerden gözlerimi alamadım ama beni ilk başta şaşırtan ve heyecanlandıran şey ellerindeki tutkuydu ...
Reklam
Dünyadaki buhranların biricik çözüm yolu, dünya liderliğini ve hayat rotasını iğrenç emellere alet eden günahkâr ellerden alınıp temiz ve becerikli ellere teslim etmektedir.
Sayfa 358Kitabı okudu
“Çiçek ile Yusuf"
...Gül, Lale, Nergis, Çiğdem. Nilüfer, Karanfil, Papatya, Fulya. Hepsi de güzel çiçekler, sadece çiçekte de değil; bizde de yaşarlar. Küçük tatlı kızlarımıza onların isimlerini veririz. Kızlarımızın bu isimleri hak ettiğini düşünürüz. Oysa gerçekten hak ediyorlar mı diye sorgulamayız. Onlar bizim küçük sevimli kızlarımız, gelinlerimiz,
Sevgili Dost, Neşesi yağmalanmış bir bayramdan geriye ne kalır? Ellerden buharlaşıp, uçan limon kolonyaları,yenildikten sonra kağıdı buruşturulup atılan şekerler,caminin avlusunda kalan gazete ve mukavva parçaları, imamın her bayramda tarif edip, cemaatin her bayram şaşırdığı bayram namazı mı? Sevgili Dost, Bu bayramda hangi elleri öptün, bana da haber ver. Günahkar dudakların siyah lekeler bırakacağı beyaz bir el bulabildin mi? Yoksa sen de benim gibi katrandan ellere mi yapıştırdın, kömürden dudaklarını! Yoksa sen de mi çağırdın yardıma çocukları “Ah çocuklar! Kapı kapı dolaşıp, şeker toplayan çocuklar! Bırakın, öpelim ellerinizi. Siz bize şeker verin...”
Veeee!!! Part 2 :)
O gece bilmek istediğim tek bir yürek sızısı vardı. Nasıldı, az mı, çok mu?... Terk ederken ağladı mı, bilmek isterdim... Ona diretilen bu karara neden direnmedi?! O da mı istedi bunların olmasını, korkak mıydı o da her karşıma çıkan gibi... Sevdi mi peki? Hani kokumu çekti mi içine son bir kez, ağladı mı?! Bekleseydi keşke yağmur dinseydi, yeni bir yaşama bırakırken ölmemi mi istedi içten içe... Bırakırken ağladı mı?! Ben uslu bir bebektim sanki, yüzüme vuran damlalara gülüyorum, ıslak bedenime mutluyum, beni bırakmasın diye şirinlik yaptım, o bakmadı mı bana... Ağladı mı?! Buz gibi ellerden sıcak ellere doğru yaşarken ölüyordum sanki... Ağlamak bana ait değildi sanki, o ağlasındı... O ısıtsın, o bağrına bassın, o öldürmesindi...Son olması için bırakılan yerde başlıyorum her hücremle.. Ben, ben olma yolunda,ismim kaderime yenik Yağmur olma mecburiyetinde, gerçeklikten hayale ilk gülüşüm ve hep acıya gülüşümün masum mahkumiyetiyle başlayalım bakalım. Ağladı mı diye hiç bilmeden... Mor Saçlı Kundak.
Reklam
Okumak
Kültürü çok geniş değerli bir dostum geçen gün bana diyordu ki; - Artık benim için yeryüzünde bir tek eğlence kaldı: Okumak. Demek kültürlü bir insan için; düşünen, anlayan, öğrenmek isteyen bir kimse için her eğlence geçebiliyor, hepsi sönüp gidiyor, yalnız okumak kalıyor. Öyle ise okumak nedir nasıl bir iştir ki böyle sürekli ve kolay ölmeyen
deniz olağanüstüdür tanrının ellerinden o eller göndermişti onu uyusun diye dünyada ve yeryüzü sararıp solar ay ufalanır birer birer yıldızlar uçuşur bir toz bulutuna ama deniz değişmez ve akıp gider ellerden gene döner ellere ve uykuludur... aşk, kırılışı senin ruhunun benim dudaklarımda
71 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.