Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
..Güzel ellerden hoşlanır, güzel elleri sever, güzel ellere deli olurdu. Ona göre ‘ellerin’ yüz kadar sarsıcı bir yüzü, bir karakteri, bir ruhu vardı.
Can YayınlarıKitabı okudu
Çiçekler, Aşklar, Kadınlar.
Gül, Lale, Nergis, Çiğdem. Nilüfer, Karanfil, Papatya, Fulya. Hepsi de güzel çiçekler, mis gibi de kokarlar, sadece çiçekte de değil bizde de yaşarlar, küçük, tatlı, masum, sevimli kızlarımıza onların isimlerini veririz, kızlarımızın bu isimleri hak ettiğini düşünürüz, gerçekten hak ediyorlar mı diye sorgulamayız. Onlar bizim küçük, sevimli
Reklam
Alın Yazısı
Öyle inançlı yaz ki onu, ne silmek mümkün olsun, ne saklamak gün ışığından. Yıksalar bile yazdığın duvarı, yine de okunsun boşlukta. Geçsin bakışlardan ellere, ellerden duvarlarına bütün sokakların. Kemal ÖZER
Muazzez Türüng
3 yıl önce keşfettiğim muhteşem bir ses sanatçısı olan Muazzez Türüng'ü tanıtmak istiyorum sizlere. Hakkında çok yeterli bilgilere ulaşılamadığından birkaç internet sayfasından alıntılayarak bu bilgilere ulaştım. 1923 Muş doğumlu, 1977 yılında Ankara radyosundan emekli olmuş bir halk müziği sanatçısıdır. "Geçti dost kervanı",
Güvenilir, sadık, vefakâr, "mezara kadar" ayrılmayan bir dostun yardım eli, ihtiyaç duyulduğu her an memnuniyetle uzatılıveren, güvenilebilecek bir yardım eli (tıpkı adaların potansiyel gemi kazazedelerine ya da vahaların çölde yolunu kaybedenlere sunduğu şey gibi); işte böyle ellere muhtacız, böyle eller olsun istiyoruz, bu ellerden ne kadar çok varsa etrafımızda o kadar iyi...
Sayfa 173Kitabı okudu
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Nedendir bilmem ama şimdi, bugün bu kitabı tam zamanında okuduğumu düşünüyorum. Oysa bazı kıymetli kitaplar, acemice seçilmiş olmanın talihsizliğine kurban giderek kimi okuyucuların elinde kıymetsiz eserlere dönüşüyor veyahut da bazı niteliksiz kitaplar, sırf popülaritesi yüksek diye kimi okuyucular - seçkin, belli bir yolu olan nitelikli ve donanımlı okuyucular - bu popülariteliğine kurban giderek onlar için zaman kaybının ötesinde büsbütün hata olarak kalıyor veya bazı niteliksiz kitaplar, sırf popülaritesi yüksek diye kimi okuyucular - donanımsız ve acemi okuyucular - bu popülariteliği daha üst mertebeye ulaştırmak için bu kitabı dillerinden, ellerinden düşüremez olurlar. Ve ben de diyorum ki ‘Simyacı’ ellerden ellere dolaşan popülaritesi yüksek bir kitap olmasının yanında konu, üslup olarak nitelikli ve donanımlı bir kitap. Fakat bu kitap, okuyucuyunun okuduğu zamana göre değerlendirilmeli. Okuyucunun bu kitabı beğenip beğenmemesi her kitapta olduğu gibi daha önce okuduğu kitapla ilişkilendirilebilir. ‘Şimdi okuduğumuz gelecekte okuyacağımızı belirler’ düşüncemin ışığında bazı kitapları zamanında okumuş olup o zaman ki aldığım zevk ve dimağımdaki tadı yanıma kâr sayıp yolumu, yönümü çizmem de ışık olacağını düşünüyorum. Onun içindir ki her kitabın bir zamanı ve her kitabın kendisinden sonraki kitap için bir meşale görevi var benim için. :) İyi okumalar :)
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207bin okunma
Reklam
Eski toplumlar devletin kendi uyruklarından her birinin bütün bedensel ve anlıksal disiplininde derin bir ilgisi bulunduğu düşüncesine dayanarak, kendilerinin, toplum yetkesi yoluyla bireylerin özel devinimlerinin her bölümünü düzenlemeye hakları bulunduğu düşüncesindeydiler; eski filozoflar da bunu iyi karşılıyorlardı. Bu, çevresi güçlü düşmanlarla çevrili, sürekli dış saldırı ya da iç sarsıntı ile yıkılmak tehlikesi içinde bulunan küçük cumhuriyetlerde eskiden kabule uygun olabilen bir düşünce tarzı. Oralarda güç ve yetkeyi de çok kısa bir dönem için gevşetmek bile, kolayca onların hayatına mal olabiliyordu; bu yüzden o cumhuriyetler, özgürlüğün hayırlı ve sürekli sonuçlarını beklemeyi göze alamazlardı. Günümüz dünyasında, siyasi toplulukların hacimlerinin daha büyük oluşu ve özellikle (insanların vicdanlarının sürdürülmesini onların dünya işlerini de netleyen ellerden başka ellere veren), ruhsal ve somut yetkilerin birbirinden ayrılması durumu, özel hayatın ayrıntısına yasaca bu derece büyük bir karışmayı önlemiştir; ama her birey kendisine ait konularda egemen düşünceden ayrılmasına karşı içsel baskı aletleri kullanılmıştır, dahası toplumsal sorunlarda olduğundan bile, daha güçlü kullanılmıştır. Törel duygunun oluşumuna giren unsurların en güçlüsü olan din hemen daima ya insanın yapıp eylemelerinin her bir bölümünü denetimine alma peşinde koşan bir hiyerarşinin hırsına ya da Püritanizm anlayışına bağlı kalmıştır.
Sayfa 21
Eski toplumlar devletin kendi uyruklarından her birinin bütün bedensel ve anlıksal disiplininde derin bir ilgisi bulunduğu düşüncesine dayanarak, kendilerinin, toplum yetkesi yoluyla bireylerin özel devinimlerinin her bölümünü düzenlemeye hakları bulunduğu düşüncesindeydiler; eski filozoflar da bunu iyi karşılıyorlardı. Bu, çevresi güçlü düşmanlarla çevrili, sürekli dış saldırı ya da iç sarsıntı ile yıkılmak tehlikesi içinde bulunan küçük cumhuriyetlerde eskiden kabule uygun olabilen bir düşünce tarzı. Oralarda güç ve yetkeyi de çok kısa bir dönem için gevşetmek bile, kolayca onların hayatına mal olabiliyordu; bu yüzden o cumhuriyetler, özgürlüğün hayırlı ve sürekli sonuçlarını beklemeyi göze alamazlardı. Günümüz dünyasında, siyasi toplulukların hacimlerinin daha büyük oluşu ve özellikle -insanların vicdanlarının sürdürülmesini onların dünya işlerini de netleyen ellerden başka ellere veren- ruhsal ve somut yetkilerin birbirinden ayrılması durumu, özel hayatın ayrıntısına yasaca bu derece büyük bir karışmayı önlemiştir; ama her birey kendisine ait konularda egemen düşünceden ayrılmasına karşı içsel baskı aletleri kullanılmıştır, dahası toplumsal sorunlarda olduğundan bile, daha güçlü kullanılmıştır. Törel duygunun oluşumuna giren unsurların en güçlüsü olan din hemen daima ya insanın yapıp eylemelerinin her bir bölümünü denetimine alma peşinde koşan bir hiyerarşinin hırsına ya da Püritanizm anlayışına bağlı kalmıştır.
Ben insan karakterlerini yüzlerden ziyade ellerden okurum. Yüz yalan söyleyebilir, el söyleyemez. Ah surat, sen ne riyakarsın ve sen el, ne kadar samimi. Rençber, kral, işçi, dilenci, katil, kumarbaz, hatip, filan, falan... Ellerini düşünün! Müthiş! Fakat ben bu "müthiş" tabirinin hakikatine biraz geç erdim. El bana ötedenberi en derin
Sen İstanbul beyefendisiydin Bense Azeri kızı Hep dedim ya bunu ,bizi ayıran hep mesafeler oldu Kader bizim bir yerde olmamıza izin vermedi Peki neden çıktın karşıma neden sevdim seni Kalbimiz bu kadar benzemelimiydi bir birine?... Gidiyorum artık ve seni de kalbimde götürüyorum gittiğim yere ,ama çıkıp gelsen de bir gün,elini uzatsan tutamam o ellerden , benim ellerimi verdiler ellere.... Çok bekledim ,sen gelmedin...🥀
71 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.