Kim istemez ki sofrası sofra olsun,
Bir masası, tabakları, sürahisi olsun.
Üç öğün ekmeği olsun, çorbası olsun.
Vatan yemişleri boldur
Çiçekli bir tabağa doldur.
Koy önüne bekleşen çocukların
Masalını tatsınlar elmaların
Bilsinler yemez onları sade.
Ne yalnız sultan kızı, ne de yalnız şehzade.
Baharlayın onunçün de açar elma çiçeği
Hem daha gönülden hem de daha iyi.
Gündüzleyin bütün yaşayanlar için bir çalışma,
Aşk ve huzur da sofraya kalsın akşama.
konuşmam ki. onları herkese anlatamam. bendeki anıları bunun için fazla kutsal. senin onlardan haberin olmasını istedim ama... ah! bak! biraz önce elma çiçeğinin içinden büyük bir arı çıktı. yaşamak için ne kadar da harika yer seçmiş. elma çiçeği! rüzgar, çiçeği sallarken içinde uyuduğunu hayal etsene. sanırım insan olmasaydım, arı olup çiçekler arasında yaşamak isterdim.
"Bana gelince; ben beyazı ve maviyi, elma çiçeği kokusunu ve bütün mevsimleri seviyorum. Bulutları, kırları, denizleri, dağları, kuşları ve 'iyi kedileri'..."
Ve ordan Tennyson'ı şarkı söylerken buldum:
Görkemli bir gözyaşı süzüldü
Kapıdaki Çarkıfelek çiçeğinin gözünden.
O geliyor, benim kumrum, benim canım sevgilim;
O geliyor, benim hayatım, benim kaderim.
"Yaklaşıyor, yaklaşıyor" diye bağırıyor kırmızı gül.
Ve beyaz gül ağlıyor, "Hayır, geç kaldı."
Hezaren çiçeği dinliyor, "Duyuyorum, Duyuyorum."
Ve Zambak fısıldıyor "olsun, ben beklerim."
Savaştan önceki öğlen yemeği davetinde erkeklerin mırıldandığı bu muydu? Peki ya kadınlar?
Kalbim şarkı söyleyen bir kuş gibi
Yuvasını sulanmış bir sürgünde yapan;
Kalbim bir elma ağacı gibi
Dalları meyvelerin ağırlığıyla bükülmüş,
Kalbim bir gökkuşağı kabuğu gibi
Dingin denizlerde kürek çekiyor;
Kalbim bütün bunlardan daha mutlu
Çünkü sevgilim bana geliyor.
« Baharın yavaştan yavaştan gelişini gözlemek ne güzeldi! Önce bademler çiçek açardı, ardından mürdüm eriği ve kayısılar gelirdi. Yapraklar, çiçekler kadar sabırsız değildi, onlar beklerdi; elma çiçeği de yaprağını beklerdi. Bahçeleri çevreleyen sık çalıların kışın mora dönüşen kuru dallarının ağır ağır yeşillendiği görülürdü. Bütün bunları gözlemek ne güzeldi. Oysa kentte, baharın geldiği hiç anlaşılmıyordu.»
Sayfa 35 - Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık 4. Baskı: İstanbul, Ocak 2002Kitabı okudu
Gibilenmiş iyiyimlerle idare ediyordum ne zamandır
Çiçeği çikolatası elinde yeni hüzünler ve sen
intihar eşiğimin dibinde bekliyorsunuz şimdi...
Kalbimde bir birikmişlik var... Anlatması güç
"iyiyim" diyince kimse yemiyor sanki
Zaten gibileri kaldıramıyor artık kalbim...
Bu yeni hüzünlereyse hiç hazır değilim.
* * *
Vallahi ben de