Elveda Ey Şehr-i Ramazan...
Bugün oruç yolcudur. Geldi, evlerimizi, şehirlerimizi, soframızı, gönüllerimizi bir ay boyunca olanca zenginliği ve cömertliği ile donattı ve işte gidiyor. Yürekte ister istemez bir sızı var. Ayrılış sızısı...
Sayfa 66
Yine firkat nârına yandı cihân Hasretâ gitti mübarek Ramazân Nûr ile bulmuşdu âlem yeni cân Firketâ gitdi mübarek Ramazân İndi Kur'an sende ey nûru güzel Leyle-i Kadr'inde ey kadri güzel Gitdin ey tehlîl ü tekbîri güzel Elvedâ gitdi mübarek Ramazân Gâhi tesbîh u senâ vü zikr ile Gâhi tahmîd u dua vü şükr ile Cân bulurdu mürde diller nûr ile Hasretâ gitdi mübarek Ramazân Bu ay içre bağlanır dedi resûl Cinn ü şeytan k'itmeye aslâ fuzûl Hep dualar bunda olurdu kabûl Firkatâ gitdi mübarek Ramazân Cem'olup Hakk'a münâcaat edelim Nûr-ı Kur'ân ile doğru gidelim Bilmedik kadrin Niyâzi n'idelim Ey dirîgâ gitdi şehr-i Ramazân.
Reklam
Ramazan'ın son on gününde minareleri, "Elveda Ey Şehr-i Ramazan!" mahyâsı asıldığında ya da yanık sesli hafızların, "Elveda Ey Şehr-i Ğufran" ilahileri duyulduğunda her yaştan insanı bir ağlama hâli tutar; ihtiyar ağlar, kadın ağlar, çocuk ağlar, köy ağlar,şehir ağlardı. Hafızların mukâbelelerinin, vâizlerinin söz ve üsluplarının konuşulduğu iftar sofralarında, buruk bir sesle, "Bugün de gitti..." derdi âile büyüğü.Son iftarda gözler dolar; herkes," Seneye yâ nasip..." der; fakat kimse " Bu yıl Ramazan bitti." diyemezdi.Son teravihte câmiler, içinden cenaze çıkan evler gibi hüzne bürünürdü. Ramazan'a "elveda" demek kutlu bir insanı Âhiret'e uğurlamak kadar acı gelirdi yüreklere... Tahammülü de telaffuzda zordu... Vâiz, Ramazan'la câmiye gelen berekete; çocuk,sokakta her gördüğünde şeker veren ihtiyar amcanın merhametine; kadın çorbadaki tuzu mevzu etmeyen beyin zarafetine ağlardı. "Elveda" ile başlayan cümleler mahyâcının elinde okuyanların ise boğazında düğümlenirdi.
Ramazan'ın son on gününde minârelere, "Elvedâ Ey Şehr-i Ramazan!" mahyâsı asıldığında ya da yanık sesli hafızların, "Elvedâ Ey Şehr-i Ğufrân" ilahileri duyulduğunda her yaştan insanı bir ağlama hâli tutar; ihtiyar ağlar, kadın ağlar, çocuk ağlar, köy ağlar, şehir ağlardı. Hafızların mukâbelelerinin, vâizlerin söz ve üsluplarının konuşulduğu iftar sofralarında, buruk bir sesle, "Bugün de gitti.." derdi âile büyüğü. Son iftarda gözler dolar; herkes, "Seneye yâ nasip.." der; fakat kimse "Bu yıl da Ramazan bitti." diyemezdi. Zordu, "Ulu Hocamız Ramazan-ı Şerîf gitti..." diyebilmek. Son teravihte camiler, içinden cenaze çıkan evler gibi hüzne bürünürdü. Ramazan'a "elvedâ" demek kutlu bir insanı Ahiret'e uğurlamak kadar acı gelirdi yüreklere... Tahammülü de, telaffuzu da zordu.. Vâiz, Ramazan'la câmiye gelen berekete; çocuk, sokakta her gördüğünde şeker veren ihtiyar amcanın merhametine; sütçü, selamsız geçmeyen mahalle halkının nezaketine; kadın, çorbadaki tuzu mevzu etmeyen beyinin zerâfetine ağlardı. "Elvedâ" ile başlayan cümleler mahyâcının elinde, okuyanların ise boğazında düğümlenirdi.
Ramazan'ın Merhaba ve Elvedâ hüznü..
Ulemâ, Ramazan-ı Şerif'in sonunda hüzünlendirdi; onun mana mefhumundan uzaklaşan, bu yüzden de Ramazan'la dünyamıza nelerin geldiğini, "elveda" deyince ise nelerin gideceğini fark edemeyen çağın Müslümanları da, Ramazan'a girerken tutsak mabetlere, "Allahu Ekber" dedi diye hapsedilen müminlere ağlıyor. Kahire'de, Şam'da, Bağdat'ta, Doğu Türkistan'da kadınlar, çocuklar şehitlerin acılarıyla Ramazan'a "Merhaba Ey Şehr-i Ğufrân" demenin burukluğunu yaşıyor. Halep'te bir yetim, Kahire'de bir anne, Doğu Türkistan'da bir köy, geçen Ramazan birlikte iftar yaptığı şehidine ağlıyor. Yemen'de bir kadın iftar sofrasında "Bismillah" deyip elini tuza bandırırken geçen yıl iftar sofrasını hurmasız bırakmayan oğlunun vefatına alıyor.
Sayfa 31
Ey Şehri Ramazan Geldin de gidiyorsun öyle mi ?.. Seni tutmayanlar sana tutunamayanlar düşünsün sonunu . . 11 ay yoksun yine, veda vakti şimdi, gidiyorsun. Elveda yâ şehr-i ramazan.. Seneye tekrar kavuşmak nasib olsun inşallah.. - Necip Fazıl Kısakürek
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.