Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

emre er

Edward O. Thorp
Hayatımdaki tüm farkı, eğitim yarattı. Eğitim, beynimiz için yazılım geliştirir.
Sayfa 300 - EpsilonKitabı okuyor
Reklam
Zeki gözükmek için olumsuz yorum yapanlar
İnsanlar olumsuz hikâyeleri okumayı sever. İşte insanların kitap eleştirisi yazanları nasıl algıladıklarına ilişkin bir araştırmadan kısa bir alıntı: Olumlu incelemenin içeriği bağımsız olarak daha kaliteli ve daha güçlü olarak değerlendirilse bile olumsuz yorumcular olumlu yorumculara göre daha zeki, yetkin ve uzman olarak algılanmıştır.
Sayfa 296 - EpsilonKitabı okuyor
Deirdre McCloskey
karamsarlık satar. Hiç anlayamadığım nedenlerden dolayı, insanlar dünyanın cehenneme gideceğini duymaktan hoşlanırlar ve bazı aptal iyimserler bu zevklerine müdahale edince huysuz ve küçümseyici olurlar. Yine de karamsarlık, sürekli olarak modern ekonomik dünyaya yönelik zayıf bir rehber olmuştur.
Sayfa 295 - EpsilonKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Araştırmalar insanların olumsuz ya da karamsar görüşler sunan kişileri, olumlu ya da iyimser görüşler ifade edenlerden daha zekiymiş gibi algıladıklarını kesin olarak gösteriyor.
Sayfa 295 - EpsilonKitabı okuyor
Türkçe Reçete
Görüyorum ki bir ilkbahar sabahı kadar pembe, bir dişi kaplan kadar kuvvetli, yeni açan bir gül tomurcuğu kadar sağlam, yaşıyorsunuz!..
Sayfa 300 - BeyazıtKitabı okudu
Reklam
Tarıma geçişin gizemi
Diş kalıntıları, çiftçilerin avcı-toplayıcıların hiç bilmediği, diş çürüklerinden kaynaklı sorunlar yaşadıklarını göstermektedir. Bu çürükler, tahıl ağırlıklı besinlerdeki karbonhidratların, yiyecekler ağızda çiğnenirken oluşan salyadaki enzimler tarafından şekere dönüştürülmesiyle alakalıdır.
Sayfa 36 - MayaKitabı okuyor
Tarıma geçişin gizemi
bir antropolog tarıma geçişi aynen şu sözlerle yorumlar: "İnsan ırkının yaptığı en büyük yanlış." Avcı- toplayıcılar haftada iki gün çalışır ve beş gün dinlenir.
Sayfa 33 - MayaKitabı okuyor
Nâdân
Nadan sohbet etmek akıllıya cehennem ateşinden beterdir!
Sayfa 229 - BeyazıtKitabı okudu
Lokanta Esrarı
Yabancı dili okullarda on sene içinde o kadar uğraştıkları hâlde öğretemezler. Zavallı öğretmenler, bilmezler ki dünyanın en mükemmel dil öğretmeni aşktır. Yabancı dil için en kesin yöntem kadındır... Çince mi öğrenmek istiyorsun? Hemen bir Çinli kadın bul! Sev! Onunla yaşa! Üç ay sonunda, elli beş senede grameri tamamlanamayan bu meşhur dili bülbül gibi şakırsın!
Sayfa 201 - BeyazıtKitabı okudu
Herkesin içtiği su
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur.
Sayfa 143 - BeyazıtKitabı okudu
Reklam
Diyet
"Kula kul olmak" ve ölümlü dünyada "birisine minnet borcu duymak" en büyük zulümdü.
Sayfa 91 - BeyazıtKitabı okudu
Bomba
Aşkları gittikçe ziyadeleşiyor, fikirlerinin tevâfuku onları daha şiddetli bir arzuyla birbirlerine bağlıyordu.
Sayfa 42 - BeyazıtKitabı okudu
hayatından hoşnut köleler
Bir insanın sömürülüp sömürülmediğinin, bu konuda hissettikleri ve düşündükleriyle hiç ilgisi yoktur. Birisinin sömürülüp sömürülmediği yalnızca başkalarını zenginleştirmeye zorlanıp zorlanmadığına bağlıdır. Başkalarını zenginleştirdiğinin farkında olmasa ya da buna inanmak istemese de o sömürülmektedir. Ama hayatından hoşnut köleler de vardır.
Sayfa 53 - KaldıraçKitabı okudu
Kim baskıyı kendine iş edinmişse, o, ezilmişliğin tipik bir örneğidir.
Sayfa 29 - KaldıraçKitabı okudu
Yumruk mezesi
Ayaktakımı için küçük koltuklardan başka bir de ayaklı meyhaneler vardı. Ayaklı meyhaneler seyyar içki satıcılarıydı; ekseriyetle Ermenilerden olurdu; dükkânı, tezgâhı, fıçısı, ustası, sakisi hep kendisiydi; bellerine ucu musluklu, içi rakı veya şarap doldurulmuş gayet uzun bir koyun bağırsağı sararlar, sırtlarında bir cüppe, cüppenin iç cebinde bir kadeh olur, omuzlarına da alamet olarak birer peşkir atarlardı. Ayaklı meyhaneler en çok Bahçekapı ve Yemiş iskelesi, Galata ve civarında dolaşırlardı. Müşterilerini gördü mü etrafı kollayarak bir bakkal veya manav dükkânına girer, kuşağının arasındaki musluktan kadehi doldurup peşi sıra giren müşterisine, vücudunun hararetiyle ısınmış içkiyi sunardı; kadehi bir yudumda yuvarlayan baldırı çıplak ayyaş da ya bir üzüm tanesini yahut mevsimine göre bir meyveyi meze yapardı, çoğu da ağzını elinin tersiyle silip gider, buna da "yumruk mezesi" denilirdi.
Sayfa 53 - Doğan kitapKitabı okudu
2.387 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.