Yazı mı? Tura mı? Çoğumuz iki seçenek arasında kaldığımızda yazı tura atarız. O mu öteki mi? Veyahut öncelik vermek için kullanırız. Siz başlayın demek için, önce sen demek için. Peki ya bu iki seçenek hayatınızdaki iki kişi olsaydı? Yine o kadar kolay olur muydu? Birinden biri çıktığında ötekini geride bırakabilir miydik sahi?
Orta yaşta bir adam, iki kadına birden aynı anda aşık, bu kadınlardan biriyle hayatına devam etmesi gerektiğine inanan ve birinden birini seçmek için yazı tura atmaya neredeyse hazır. Sadece bu iki kadından bahsettiğinde gerçekten bir hayat yaşıyor olduğuna, bir tutkusu olduğuna, hayata adeta tutunduğuna tanıklık ettiğiniz... Onlar yokken hayata seyirci kalmayı tercih eden, hayatın yanından akıp geçmesine izin veren, en yakın arkadaşının başına gelenlere bile ilgisiz kalmayı bilen, başarabilen... Yaşadığı topluma biraz yabancı, uzak, tekil. Belki de günümüz insanının elle tutulur bir sürünceme eylemini okur gibiyiz. Her türlü detayın içerisinde seyirci ve kayıtsız... Biraz melankolik biraz hüzünlü.
Sanıyorum ki uzun zamandır erkek bir karakterin ağzından bu denli gerçekçi bir anlatıma tanıklık etmemiştim.
Bu arada, kitabın kapağı hikayenin bir özeti gibi. Ve yine yeniden mükemmel bir kapak tasarımı. Aynı şekilde akıcı bir çeviri ve keyifli bir okuma.