Diyalektik bağlamda bilginin tarihselliği
Engels, “Marx’ın çalışmalarında” der; (...) sabit, ölçülüp biçilmiş, her yere her zaman uyan tanımlar bulmayı beklememeliyiz. Açıktır ki şeyler ve şeylerin arasındaki ilişkilerin sabit olmadığının; değiştiğinin düşünüldüğü yerlerde, şeylere ait zihinsel imgeler ve düşünceler de benzer şekilde değişime ve dönüşüme tabidir; katî tanımlarla kısaca açıklanamazlar; ancak, biçimlendikleri tarihsel ya da mantıksal süreçlerde geliştirilirler.
Sayfa 30
Aslında hangisi hangisinden çıkmaktadır? Madde bilinçten mi, yoksa bilinç maddeden mi? Hangisi asil­ dir, ruh mu, doğa mı? Filozoflar en eski çağlardan be­ ri bunu tartışagelmişlerdir. Bu sorun bütün öteki fel­ sefî sorunların anahtarıdır. Filozoflar iki kampa ayrıl­ mışlardır: doğayı, maddî dünyayı bilincin, —maddî dünyadan, doğadan bağımsız olduğunu savundukları— ruhun ürünü sayanlar idealist kampı oluşturmuşlardır; bilinci, ruhu maddî dünyanın, doğanın ürünü sayanlar ise materyalist kampı oluşturmuşlardır. Engels, bilinç ile maddî dünya arasındaki ilişki sorununun bir bü­ tün olarak felsefenin en büyük temel sorunu olduğu­ nu söylemiş, bunun aynı zamanda bilincin dünyayı doğ­ ru ve gerçeğe uygun olarak yansıtıp yansıtamayacağı sorununu da içerdiğini ileri sürmüştü.
Reklam
İnsan çevresindeki koşullar tarafından biçimlendiriliyorsa bu koşulların insanca biçimlendirilmesi gereklidir. K. Marx / F. Engels
Bu konut kıtlığı, bugüne özgü bir şey değil; hatta, daha önceki tüm ezilen sınıflardan farklı olarak modern proletaryaya özgü olan bir sıkıntı bile değil; aksine, tüm zamanların tüm ezilen sınıfları bu sıkıntıyı çekti. Bu konut kıtlığını sonlandırmanın tek bir aracı var: çalışan sınıfın egemen sınıf tarafından sömürülmesine ve ezilmesine tümüyle son vermek.
Yaşamı belirleyen bilinç değil, tersine, bilinci belirleyen yaşamdır. Birinci durumda, sanki canlı bir bireymiş gibi bilinçten yola çıkılmaktadır; gerçek yaşama tekabül eden ikinci durumda ise, gerçek yaşayan bireyin kendisinden yola çıkılır ve bilince de o bireyin bilinci olarak bakılır.
Gökten yeryüzüne inen Alman felsefesinin tam tersine, burada, yerden gökyüzüne çıkılır. Başka deyişle, etten ve kemikten insanlara varmak için, ne insanların söylediklerinden, imgelerinden, kavradıklarından ve ne de anlatıldığı, düşünüldüğü, imgelendiği ve kavrandığı biçimiyle insandan yola çıkılır; gerçek faal insanlardan yola çıkılır ve bu yaşam sürecinin ideolojik yansı ve yankılarının gelişmesi de, insanların bu gerçek yaşam süreçlerinden hareketle ortaya konulabilir.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.