Bu kitap; toplumun dışında kalmış bir palyaçonun, maskesinin ardına gizlemiş olduğu melankolikliğini, toplumun tüm bağnazlıklarını; gözlemleriyle okuyucuya sunuşudur. Her ne kadar 2. Dünya Savaşı sonrasında topluma yabancılaşan Hans Schnier adlı bir karakterin Marie adlı sevgilisiyle yaşadığı romantizmi ve protestan-katolik ayrışmasıyla mezhep çatışmalarını ele alıyor gibi gözüksede aslında kendisini dindar diye nitelendiren kişilerin çarpık ahlak anlayışlarını taşlıyor. Bu kitapla birlikte görsel açıdan nefret ettiğim palyaçoları, düşünsel açıdan ne kadar özümsediğimi farkettim. Kendimi buldum. Ayrıca belirtmeliyim ki en çok sigarayı da bu kitapla tükettim.
"hiçbir şey. hiçbir şey düşünme. başbakanı düşünme. katolikleri de düşünme. küvette ağlayan, terliklerine kahve damlayan o palyaçoyu düşün."
PalyaçoHeinrich Böll · Can Yayınları · 20191,502 okunma
TEHLİKELİ OYUNLAR
Her ne kadar Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabı UNESCO tarafından ingilizceye çevrilmesi gereken baş yapıt olarak görülse de bence en büyük başyapıtı tehlikeli oyunlardır. Bu eser atmosfer olarak Tutunamayanlar'ın bir anlamda devamı niteliğindedir. Böylelikle bu iki roman sayesinde Selim Işık ve Turgut Özben
Ve ikisi de sanki koca dünyada yalnızdılar. Ve sanki bu uçsuz bucaksız topraklar üzerinde onlardan başka kimse yoktu. İşte ilk gülümsemeyi o anda, ihtiyaç yüzünden icat ettiler.
Devlet Ana'yı okurken satırlar sanki vücut bulup zihninizin içinde film çevirmeye başlayacaktır. Olaylar o kadar soluk soluğa ilerliyor ki tarihi bir diziyi izlermiş gibi sözcükler o dönemin diliyle bütünleşip görsel bir seyir yaşatıyor. Kemal Tahir ve Yaşar Kemal okumadan başka eserlere yönelmeyin derim ben. İkisi de dönem dilini yansıtan