Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız. Ötekilerle görüşmemiz de, kendimizi boşluğa doğru bir yarış içinde hep birlikte alçaltmak içindir; ister fikir teatisi olsun, ister itiraflar ya da entrikalar… Merak, sadece cennetten dünyaya düşüşe değil her günkü sayısız düşüşe yol açmıştır. Hayat, bu düşme sabırsızlığından; ruhun bâkire yalnızlıklarını, Cennet’in en eski ve en gündelik inkârı olan diyalog yoluyla peşkeş çekmekten ibarettir. İnsan, aktarılamayan Kelâm’ın sonsuz vecdi içinde yalnızca kendini dinlemeliydi; kendi sessizlikleri için kelimeler ve sadece kendine ait pişmanlıklar için işitilebilen akortlar Uydurmalıydı.
Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz. Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız. Ötekilerle görüşmemiz de, kendimizi boşluğa doğru bir yarış içinde hep birlikte alçaltmak içindir; ister fikir teatisi olsun, ister itiraflar ya da entrikalar...
Reklam
Entrikalar, dedikodu, yapılması akıldan bile geçmemiş şeylerin allanıp pullanarak anlatılması, bu kıyafetler giyinmiş, zavallı hayvanların ruhlarının bilinçsiz bilincinden çekip çıkardıkları doyum, incelikten yoksun cinsellik, cilveleşen maymunları hatırlatan şakalar,korkunç bir şekilde, zerre kadar önem taşımadıklarını bilmeyişleri... Bütün bunlar, düşlerin istemsizliğinde, arzunun ıslak kırıntılarından, duyguların çiğnenip atılmış artıklarından yoğrulmuş , iğrenç, korkunç bir hayvanı canlandırıyor gözümde.
Sıradan insanlığa karşı fiziksel bir tiksinti duyuyorum; zaten olan tek insanlık bu. Bazen de, tiksintiyi iyice çoğaltmaya heveslenirim, kusma isteğimizi zorla kusarak yatıştırdığımız gibi. ... Entrikalar, dedikodu, yapılması akıldan bile geçmemiş şeylerin allanıp pullanarak anlatılması, bu kıyafetler giyinmiş, zavallı hayvanların ruhlarının bilinçsiz bilincinden çekip çıkardıkları doyum, incelikten yoksun cinsellik, cilveleşen maymunları hatırlatan şakalar, korkunç bir şekilde, zerre kadar önem taşımadıklarını bilmeyişleri... Bütün bunlar, düşlerin istemsizliğinde, arzunun ıslak kırıntılarından, duyguların çiğnenip atılmış artıklarından yoğrulmuş, iğrenç, korkunç bir hayvanı canlandırıyor gözümde.
Hiçlik karşısında her kelimeyle zafer kazansak bile, onun zorbalığına daha da fazla maruz kalmamıza yol açar bu. Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız. Ötekilerle görüşmemiz de, kendimizi boşluğa doğru bir yarış içinde hep birlikte alçaltmak içindir; ister fikir teatisi olsun, ister itiraflar ya da entrikalar… Merak, sadece cennetten dünyaya düşüşe değil, her günkü sayısız düşüşe yol açmıştır. Hayat, bu düşme sabırsızlığından; ruhun bakir yalnızlıklarını, Cennetin en eski ve en gündelik inkârı olan diyalog yoluyla peşkeş çekmekten ibarettir. İnsan, aktarılamayan Kelâm’ın sonsuz vecdi içinde yalnızca kendini dinlemeliydi; kendi sessizlikleri için kelimeler ve sadece kendine ait pişmanlıklar için işitilebilen akortlar uydurmalıydı. Ama evrenin gevezesidir o, ötekiler ardına konuşur, benliği çoğul biçimi sever. Ötekiler ardına konuşan kişi ise daima sahtekardır. Siyasetçiler, reformcular ve kolektif bir bahaneden yana çıkan herkes üçkağıtçıdır. Sadece sanatçının yalanı bütünsel değildir, zira o ancak kendini icat eder. Kendini iletişimsizliğe bırakmanın, tesellisiz ve sessiz heyecanlarımızın ortasındaki gerilim dışında, hayat, koordinatları belli olmayan bir alan üzerinde koparılan patırtıdır; evren ise, sara hastalığına tutulmuş bir geometri…
Neticede ABD destekli mücahitler Sovyetler'i yendi, Sovyetler'in yıkılmasında pay sahibi oldu ama o ortamda ortaya çıkan Taliban, El Kaide gibi örgütler bugün dünyaya kök söktürüyor.
Reklam
Söylenmeyecek bilgi yoktur; söylenmeyecek zaman vardır.
Sayfa 273Kitabı okudu
Geri169
1.044 öğeden 1.036 ile 1.044 arasındakiler gösteriliyor.