"'Bahse girmek ister misin, Vasya?" diye sordu Kasyan birden. Yüzündeki heves, kızın yüzünde yankı buldu.
"Bahis mi?" diye sordu Vasya şaşırarak. Solovey'i altın kısrağın erişim mesafesinden uzaklaştırdı. Yakından bakınca diğer attaki savaş ruhu, ısı kaynaklı bulanıklık gibi açıkça belli oluyordu.
Kasyan sırıtıyordu. Gözleri tedbirsiz bir zafer edasıyla parlıyordu.
"Evet, bahis," dedi. "Kumarbaz ruhunu gördüm senin.'
"Kazanırsam," dedi Vasya içgüdüsel olarak, "bana atını vereceksin."
Solovey'in iki kulağı da Vasya'ya döndü, altın kısrağın ise kulakları seğirdi.
Kasyan'in dudakları gerildi ama gözleri hala gülüyordu. "Büyük bir ödül," dedi. "Gerçekten büyük bir ödül. Artık at koleksiyonu işindesin herhalde, Vasya." Vasya'nin ismine yüklediği sevgi yüklü yakınlık kızı şaşırtmıştı. "Pekala," dive devam etti Kasyan. "Benim atıma karşı seninle evlenmem, bu şekilde bahse girerim.”
Vasya'nın yüzünden geçen şok dalgası Kasyan'a yansıdı.
Adamın kısrağın boynuna eğilip kahkahalara boğulduğunu gördü.
"Hepimiz Büyük Prens kadar kör müyüz sence?"
Demokraside özgür ve adil seçimler en başta gelen ölçütlerden biri de olsa, bir ülkede seçimlerin yapılıyor olması ve birden çok siyasi partinin varlığı tek başına demokrasinin olduğunu göstermez. Demokratik sistemlerde seçimlerle iktidar değişikliğinin gerçekleşebilmesi, bazı tamamlayıcı asgari koşulların varlığını gerektiriyor. Bunların başında anayasal hukuk devleti, güçler ayrılığı, insan haklarının garanti altına alınmış ve uygulanıyor oluşu, temel bireysel ve siyasal özgürlüklerin teminat altında olması, gücü sınırlandırılmış ve denetlenebilir iktidar, özgür medya ve bilgiye erişim özgürlüğü, bağımsız mahkemeler ve hukukun üstünlüğü ilkesinin varlığı geliyor. Bu tamamlayıcı ve destekleyici ilkeler ile bunların sağladığı toplumsal ve politik koşullar olmaksızın seçimsel prosedürün (düzenli yapılan seçimlerin) olması, demokrasi var anlamına gelmiyor
Babası Helios’un, duvarları cilalı obsidyen taşlı koridorlarında yürürken, kendi yansımasına baktı..
Parlak sarı gözleri ve konuştuğunda çıkan o tuhaf tiz sesinden dolayı ona “atmaca” yani kirke demişlerdi. Daha doğduğu gün,
Annesinin babasına; “Gel, daha iyisini yapalım” dediği çocuktu o.
İğneleyici sözlerle geçen bir gençlik ve derin hiçlik