Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır.
Sayfa 132 - Lao TzuKitabı okudu
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış…Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. “Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü
Reklam
Sen daha anlamazsın
Annem, kardeşimi de alıp bir komşuya gitmiş. Orda komşu kadınlar toplanmışlar. İçlerinde gebe bir kadın da varmış. Ama doğurmak istemiyormuş. İşte bu konu üstünde konuşuluyor, kadına ne yapması gerektiğini anlatıyorlarmış. O sırada kardeşim, odanın bir köşesinde kendi kendine oynamaktaymış. Konuşulanların farkında bile değilmiş. Kadınlardan biri, "Çocuğun yanında böyle şeyler konuşmayalım," deyince, kardeşim bu sözü duyup konuşulanlarla ilgilenmiş. Başka bir kadın, "Ayol, o daha çocuk, anlamaz!" deyince, bu söz kardeşimin onuruna dokunmuş. Baştan aşağı kulak kesilip, orada konuşulanları iyice anlamaya çalışmış. Hem de kadınlar kendisinden çekinmeden rahat konuşsunlar diye, onları hiç dinlemezmis gibi oyuncaklara dalmış görünmüş. Kadınlar yine arada bir birbirlerine, "Çocuk duyacak", "Aklı ermez, daha küçük..." diyorlarmış. Kardeşim, konuşulanları anladığını ispat için fırsat gözetiyormuş. Bir gece bize komşular gelmişti. Karnı şişkin bir kadına, kardeşim, birden, -Teyze, gebesiniz değil mi? diye sormasın mı!.. Önce sustular, sonra gülüşmeler oldu. Kadın, -Evet yavrum, dedi. Bu kez kardeşim, -Doğuracak mısınız? diye sordu. Annemle babam birbirlerine baktılar. Kardeşim, anlamaz diye küçümsenerek yanında konuşulanları anladığını ispat için, -Bir teyze var, o da gebe, ama doğurmak istemiyor da... dedi. -Sus artık, kapa çeneni! diye onu payladı annem. Ama o hâlâ anlatıyordu. Annem, onu kolundan yakalayıp götürdü. Kardeşim ağlaya ağlaya, -Nasılmış, diyordu, hani anlamazdım!.. Hepsini de anladım işte. Anlamamış mıyım?
"Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar verdiniz mi ,akıl düşünmeyi ,dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken,başkası açılır."
Umutsuzluğa kapılmak saçma bir şey, diye düşündü. Üstelik günah. Günahın sırası mı, diye düşündü. Günahsız da bir sürü dert var. Hem benim pek aklım vermez böyle şeylere. Pek aklım ermez, galiba inanmıyorum da. Balığı öldürmek günahtır belki. Yaşamak için bile yapsam bunu, başkalarını beslemek için bile yapsam, günahtır. Öyleyse her şey günah. Günahı düşünme. Bunu düşünmenin sırası geçti, zaten bunu düşünmek için para alan bir sürü insan var. Bırak onlar düşünsünler günahı. Balıklar nasıl balık olarak yaratılmışlarsa sen de balıkçı olarak yaratılmışsın. San Pedro da balıkçıydı, büyük DiMaggio'nun babası da.
Trenler, gemiler, düşler bırakıyor insanı bir yerde Sonra gene dönülmez bir yol gibi ev! Onların yolları akşamüstleri, gece Sona ermez mi evlerde, şaşıyorum Yorgunlukları yollara yaymak, iyi ama sonu yok ki!
Reklam
1.000 öğeden 871 ile 880 arasındakiler gösteriliyor.