Annem, kardeşimi de alıp bir komşuya gitmiş. Orda komşu kadınlar toplanmışlar. İçlerinde gebe bir kadın da varmış. Ama doğurmak istemiyormuş. İşte bu konu üstünde konuşuluyor, kadına ne yapması gerektiğini anlatıyorlarmış. O sırada kardeşim, odanın bir köşesinde kendi kendine oynamaktaymış. Konuşulanların farkında bile değilmiş. Kadınlardan biri, "Çocuğun yanında böyle şeyler konuşmayalım," deyince, kardeşim bu sözü duyup konuşulanlarla ilgilenmiş. Başka bir kadın, "Ayol, o daha çocuk, anlamaz!" deyince, bu söz kardeşimin onuruna dokunmuş. Baştan aşağı kulak kesilip, orada konuşulanları iyice anlamaya çalışmış. Hem de kadınlar kendisinden çekinmeden rahat konuşsunlar diye, onları hiç dinlemezmis gibi oyuncaklara dalmış görünmüş. Kadınlar yine arada bir birbirlerine, "Çocuk duyacak", "Aklı ermez, daha küçük..." diyorlarmış.
Kardeşim, konuşulanları anladığını ispat için fırsat gözetiyormuş.
Bir gece bize komşular gelmişti. Karnı şişkin bir kadına, kardeşim, birden,
-Teyze, gebesiniz değil mi? diye sormasın mı!..
Önce sustular, sonra gülüşmeler oldu.
Kadın,
-Evet yavrum, dedi.
Bu kez kardeşim,
-Doğuracak mısınız? diye sordu.
Annemle babam birbirlerine baktılar. Kardeşim, anlamaz diye küçümsenerek yanında konuşulanları anladığını ispat için,
-Bir teyze var, o da gebe, ama doğurmak istemiyor da... dedi.
-Sus artık, kapa çeneni! diye onu payladı annem.
Ama o hâlâ anlatıyordu. Annem, onu kolundan yakalayıp götürdü.
Kardeşim ağlaya ağlaya,
-Nasılmış, diyordu, hani anlamazdım!.. Hepsini de anladım işte. Anlamamış mıyım?