efendim köyde bir yaşlı adam varmış.. çok fakir.. ama kral bile onu kıskanırmış.. öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki.. kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "bu at, bir at değil benim için.. bir dost.. insan dostunu satar mı" dermiş hep.. bir sabah kalkmışlar ki, at
Yirmi yaşında olduğumuz halde bizler de çoğu zaman mutluluğumuzu incelesek neticesi, bütün kainatın karşısında titrediği şu kelime ile sona ermez mı? "Hiç!"
Reklam
Yirmi yaşında olduğumuz hâlde bizlerde çoğu zaman mutluluğunuzu incelesek neticesi, bütün kâinatın karşısında titrediği şu kelimeyle sona ermez mi? “Hiç!”
A, şu köylü ye bak, ne garip bir adam. Kolya, arabasının yanında soğuktan eldivenli ellerini birbirine vuran, sevimli yüzlü, gocuk giymiş, uzun boylu bir köylüyü gösteriyordu. Uzun, kumral sakalı ince ince buz tutmuştu. Köylünün yanından geçerlerken Kolya yüksek sesle laf attı: - Köylüye bak hele, sakalı donmuş! Adam ağırbaşlı, sakin,  -Yalnız benimki değil, herkesinki donmuş dedi.  Smurov uyardı Kolya'yı:  - Takılına adamcağıza.  -Aldırım, kızmaz, iyidir. Hoşçakal Matvey.  - Güle güle.  - Gerçekten Matvey mi senin adın?  - Evet. Bilmiyor muydun yoksa?  - Nereden bileyim, attım öyle. -Ah seni gidi! Okullusun muhakkak? -Evet.  -Sopa atıyorlar mı sana okulda?  - Eh işte!..  -Acıtıyor mu?  -Oldukça!  Kolya göğüs geçirdi.  - Hey gidi günler!..  - Hoşçakal Matvey.  - Güle güle. İyi bir delikanlısın.  Çocuklar uzaklaştılar. Kolya,  - İyi bir adamdı, dedi. Halkla konuşmasını çok severim. Ona hak vermekten de haz duyarım.  - Niçin yalan söyledin, okulda sopa atıyorlar diye?  - Gönlü hoş olsun diye ...  -Neden?  - Sana bir şey söyleyeyim mi Smurov; birisinin anlamadığı bir konuda durmadan sorular sormasından hoşlanmam ben. Ne kadar sorarsa sorsun, ne kadar anlatırsan anlat, aklı ermez de ondan. Köylüye göre okulda sopa atılır, atılmalıdır da: Sopa atılmayan okul, okul mudur! diye düşünür. Kalkıp bizde sopa atılmadığını söyleseydim üzülecekti zavallı. Ama senin aklın ermez böyle şeylere. Halkla konuşurken çok dikkatli olmak gerekir.  - Yalnız kafa tutmadan konuş.
Trenler, gemiler, düşler bırakıyor insanı bir yerde Sonra gene dönülmez bir yol gibi ev! Onların yolları akşamüstleri, gece Sona ermez mi evlerde, şaşıyorum Yorgunlukları yollara yaymak, iyi ama sonu yok ki!
O'NUN SANATI (Yok) bir (var)dır; Geçit vermez; Dar mı, dardır! (yok) bir (yok)tur; Akıl ermez. Ne de çoktur! (Var) bir (yok)tur; Yusyuvarlak Dönen oktur. (Var) bir (var)dır; O'na varmak.... Bu kadardır!
Reklam
1.000 öğeden 851 ile 860 arasındakiler gösteriliyor.