"Fatih'in İstanbul'u fethinden evvelki uykusuzlukları, Bâki'nin ve Nedim'in, Neşatî ve Nâilî'nin, Sinan'la Hayreddin'in, Kasım'ın, Itrî ile Dede'nin, Seyyit Nuh'la Tab'î Mustafa Efendi'nin ve daha yüzlerce onlara benzeyenlerin dehalarına yüklü bir kaderi kendisine taşımasından gelen sabırsızlıktan başka ne olabilir? Ve eğer o mübarek ağrı olmasaydı bütün bu eserler nasıl doğarlar, hangi mucize ile eski hayat ağacı yeni meyvalarla donanırdı?"