Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizler tarihin ikinci kahramanlanyız, ufak tefek kahraman­lar, çoğu kez adımız bile bilinmez, yollan bir eşkıya gibi basan yıldızların yağmurunda yol alıyoruz, ağaçların ve iğde kokularının arasından geçerek bir yerden bir yere kader değiştiren mek­tuplar taşıyoruz. Kelimelerin gizi, dilsizlere emanet ediliyor.Ke­limelerin gücünden, büyüsünden korkuyorlar. Kelimeler uğruna can almıyor, can veriliyor. Kelimelerle yaratılan dünya, şu bir gece yansı içinde yol aldığım, mehtabın her yeri amansızcasına gündüz ettiği dünyadan çok farklı elbet; yüreğin gizlerini, gözün gördüklerini, aklın duyduklarını kelimelerin aşikâr ettiğine inan­mıyorum, eğer böyle olsaydı şu dilsiz yaşamım bir hiç olurdu. Kelimelere sığdırılamayan şeylerin, konuşabilenleri, ağzı kelam tutanları bile lal ettiğini kendime yakıştıramadığım bir ödeşme duygusuyla biliyorum. Biliyorum: Kelimelerin gücünden korku­yorlar. Her şey tariflerde saklıdır sanıyorlar. Ad vererek kurtulu­yor, ad vererek hapsediyorlar. Oysa kelimeler hem belgeliyor, hem saklıyor. Bilmiyorlar. Koynumdaki kelimelerle yol alıyorum.
Sayfa 121
Yaşar Kemal hatıralarında Don Kişot karakterine birçok kez referanslar yapmıştır. Örneğin, bir keresinde şair ve ressam ar­ kadaşı Arif Dino'nun Don Kişot hakkındaki bazı sözlerini akta­ rır: "Arif Dino bir gün tutturdu, çağımızın romancıları tek tipten korkuyorlar, dedi. Ona göre dünya romanı, Don Kişot gibi, tek tipin romanıydı."32 Hem İnce Memed l'de hem Dağın ôte Yü zü üçlemesinde Yaşar Kemal Don Kişot'tan temel teknikler kullanır. Don Kişot karakterinin basmakalıp hale gelmesi ve gezgin şövalye rolüne hapsolması gibi, Memed de eşkıya rolüne hapsolur ve bu yüzden huzurlu bir yaşam hayalinden vazgeçmek zorunda kalır. Benzer şekilde, Taşbaş da bir evliya olarak rolüne hapsolur ve Meryemce de, fa rklı bir şekilde, ölü kocası İbrahim'in hatırasını ideal koca rolüne hapsederek muhafaza eder. Her üç durumda da Don Kişot'u, Taşbaş'ı ve İbrahim'i basmakalıp rollere zorla sok­ mak çok tehlikeli bir şeydir. Ortega'nın bir keresinde dile getirdiği üzere, Don Kişot'ta Cervantes idealizmi yıkmıştır.
Sayfa 257 - YKY yayınları subat 2017Kitabı okudu
Reklam
Kusura kalmayın. Çok çok heyecanlıyım. Çok çok... Şaşkı- na döndüm... Dilim tutuldu. Bize Anadoluyu cehennem gibi ta- nıtmışlardı. Halbuki... Şimdi şu insanların her biri kardeşlerim, babam gibi... Eşraf mı? Ben eşrafı canavar, haydut, eşkıya bilir- dim... Şu beyler mi eşraf? Anadolunun eşrafı dedikleri bu efen- diler mi? Allah aşkınıza bunlar mı?
Sayfa 19
La Jacressarde evi olmayanların eviydi. Tüm şehirlerde ve özellikle de liman kentlerinde toplumun altında bir tortu vardır. Adaletin bile içlerinden birini söküp almayı başaramayacağı kadar meçhul kimseler, macera meraklıları, fırsat avcıları, hayatı hep potada eriten düzenbaz kimyagerler, paçavraların her türlüsü ve bunları giymenin her türü,
Sayfa 133 - 134, 4.Basım, Nisan 2021
Biliyor musun sakallı, ben de eşkıya olacağım. İşte o zaman da, o sizin iyi Allahınız bana da, bunun gibi bol bolamadı yiyecek verecek. "Her zaman böyle güzel yemek vermez."
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı
Yüzüne yansıyan memnuniyet ifadesiyle “Tamam tamam!” dedi Önder. “Kafam birçok şeyle meşgul! Unutmuşum. Demek projemizin ilk test aşamasını beklentilerin üzerinde bir başarı sağladı öyle mi? İyi iyi!” dediği sırada Önder’in yüzünde pek nadir görülen gülümseme ifadesi tekrar belirdi. “Evet evet!” dedi Başdanışman. “Projemiz, Halk Direniş Şehir Tankı her türlü saldırıya karşı oldukça dayanıklı bir araç oldu. Yani taş, sopa ve Molotofkokteyli gibi yanıcı cisimlere karşı da tam koruma sağlıyor. Karşı saldırıda ise tazyikli su fışkırtarak direnişçileri geri püskürtmede oldukça başarılı… Biber gazı gibi gaz kapsülleri ve fişekleri araçtan rahatlıkla direnişçilerin üzerine fırlatma özelliği de mevcut… Bu araç direnişçilerin tam bir baş belası olacak.” dedi gülümseyerek… Önder, bir anda Başdanışmana patlayarak, “Karşıma geçmişsin, pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun öyle!” dedi sert bir ifadeyle… “Gülme lan! Ne var bunda gülünecek?” Bitmek bilmeyen öfkesiyle, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlar aşağılık! Bunlar terörist! Bunlar eşkıya! Bayram kutlayacağım bahanesiyle aziz halkımızın ortak iradesine yani bize karşı başkaldırıyorlar. Onlar kim oluyorlar ki benim otoritemi sorguluyorlar. Aziz halkımın iradesini sorguluyorlar. Bütün bunlar Muhalif Kerim’in hastalıklı söylemlerinden başka bir şey değil… Ve İnsanların aklını bulandıran söylemlerinin sonucu-dur.” “Evet, biliyorum!” “İşçi sınıfının bayramı mı olur? “Hiç?” “Hiç öyle şey olur mu?” “Patronların bayramı olur.”
Sayfa 63 - İKİNCİ BÖLÜM - BİLİNÇALTINDAKİ KÂBUS
Reklam
Kendini kötü mü hissediyorsun? O halde dinle! Hayat istediğin gibi gitmiyor olabilir. Sakın kendini suçlama. Nefsin sana kendini değersiz hissettirebilir ama hakkı alınanın değeri Allah katında çok yücedir.
Sayfa 209 - Destek Yayınları
İmam Gazali
Kimileri düşer sevap derdine Farz gibi umreye gider her sene Sıra gelince şu garip işçiye Vermeden hakkını yedi bir ömür
Sayfa 180 - Destek Yayınları
Allah'a güveniyorum. O tıpkı yarın bana nefes vereceği gibi rızık da verecektir. Allah büyük. Allah Kerim. Üstelik yarın ne olacağını sadece Allah bilir
Sayfa 116 - Destek Yayınları
Allah zevk duygusunu yaratmış, kullarına ibadet için vermiştir. Ancak insanlar bu duyguyu; Aşk, araç, gayrimenkul, dizi, spor, sosyal medya gibi zahiri şeylere harcadığı için duygu bölünmüş, parçalara ayrılmıştır. İbadetten zevk almak isteyen Masivadan, dünya zevklerinden sıyrılmalı tüm arzusunu ibadete harcamalıdır. Bu Evliya'nın ibadetten huşu alma sebebidir.
Sayfa 104 - Destek Yayınları
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.