Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

bipsikolojik

bipsikolojik
@esmacay
Aklın yarattığı her şeyi, insan elinin yarattığı her şeyi paylaşalım
"Peki, bu neden ileri geliyor? Bunu görmek çok kolay, öyle kolay ki gülünç hatta. İnsanların eşit olmamasından ileri geliyor düpedüz. Şimdi, hepsini aynı düzeye koyalım, aklın yarattığı her şeyi, insan elinin yaptığı her şeyi paylaşalım. O zaman korku ve çekemezliğin kölesi olmaktan, cimrilik ve budalalığın zincirlerinden kurtuluruz!..”
Reklam
Kötülüğe göz yummamak
"Şahsen bana bir zararı dokunmasa bile, hiçbir kötülüğe göz yummamam gerekir. Yeryüzünde yalnız değilim çünkü. Diyelim ki, hakarete uğradım bugün ve karşılık vermedim, dahası gülüp geçtim, diyelim ki beni yaralamadı... Ama yarın, gücünü üzerimde deneyen bu saldırgan bir başkasına da el kaldırır. İşte bunun içindir ki insanlar arasında ayırım yapmak, yüreğimi pek tutmak ve bunlar benim kardeşlerim, şunlar değil demek gerek... Bu doğrudur ama doğru da olsa hoş değil işte!”
Sayfa 123
İnsanlar kötü müdür, yoksa kötü davranmaya mı itilir?
"İnsanlar kötüdür, evet. Ama ben dünyada doğru bir şey olduğunu öğrendim öğreneli, daha iyi görünüyorlar gözüme!..” Tekrar gülümsedi. "Nasıl olduğunu ben de anlamıyorum! Çocukken herkesten korkardım... Büyüyünce, kimilerinden alçaklıkları için nefret ettim, kimilerinden de... Ne için olduğunu bilmiyorum, öylesine nefret ettim işte? Şimdi ise hepsi değişti gözümde. Galiba acıyorum onlara... Bilmiyorum nasıl oldu ama hepsinin de rezilliklerinden sorumlu olmadıklarını anlayınca yüreğim yumuşadı sanki...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatın bizler için neden bu kadar zor olduğunu öğrenmek istiyorum
"Peki, ne yapmak istiyorsun?” "Öğrenmek istiyorum, sonra da başkalarına öğretmek. Biz işçiler okuyup öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Hayatın bizler için neden bu kadar zor olduğunu bilmeli, anlamalıyız."
Şiddet şiddeti doğurur
"Sürdüğümüz yaşamı düşün bir! Kırk yaşındasın ama gerçekten yaşadın mı bu hayatı? Babam seni döverdi... Şimdi anlıyorum neden dövdüğünü: Acının, onu boğan yaşamdan duyduğu acının hıncını senin kaburgalarından alıyordu ve bunun nedenini anlamıyordu. Otuz yıl çalıştı. İşe başladığı zaman fabrikanın ancak iki binası vardı, şimdi yedi oldu binalar!”
Reklam
Yasak Kitaplar
Yasak kitaplar okuyorum. Bu kitapları okumayı yasaklıyorlar çünkü biz işçilerin yaşantısı üzerine gerçekleri anlatıyorlar orada. Gizlice basılıyor bunlar. Eğer bizim evde bulurlarsa beni hapse gönderirler... Gerçeği bilmek istediğim için hapse tıkarlar. Anlıyor musun?”
İş çıkışı
Fabrika bir günü daha yutmuştu. Makineler, insan kaslarındaki bütün gücü kendi ihtiyaçları için emmişti. O gün de geçip gitmişti işte, hiçbir iz bırakmadan. İnsan bir adım daha atmıştı mezarına doğru. Fakat dinlenmek tatlı bir şeydi, dumanlı meyhane keyifliydi ve insan seviniyordu iş gününün son bulmasına.
İşçi ve Köle
"İnsanın insanı sömürmesi, insan ilişkilerinin geçmiş zamanıdır. Aralarında birlik kurmuş insanların doğayı sömürmesi, geleceğin görüntüsüdür. İnsanoğlu, aile, mahalle, şehir ve milliyet aracılığıyla örgütlülüğe ulaşmaya çalışır. Bu bir hayal değil; ciddi, bilimsel bir tahmindir. Günümüzün sınıflararası ilişkileri ile eski toplumlardaki sınıflararası ilişkiler arasında ciddi farklar varmış gibi gözükür. Efendiler ve köleler, patrisyenler ve plepler, senyörler ve köylüler. İlk bakışta kıyaslanamaz gibi görünmesine rağmen, değişen pek bir şey yok. İşçi, kölenin ta kendisidir aslında. İsmi değişiktir sadece. Doğrudan işyeri sahibine ait değildir ama kendi konumunu kendisi değiştiremez. Dün kazandığı paraya güvenerek bugün karnını doyurabilir. Dün kazandığını ancak bugün yiyebilir. Açlıktan ölme korkusu ise ona her türlü koşulu kabul ettirir. İşçi de, tıpkı köle gibi, maddi ve manevi olarak sömürülür.”
Sayfa 42
Burjuvazisever Yönetici Gözünden Emekçi
"İşçi sınıfını kendi tarafımıza çekmemiz gerekiyor. Rejimi yaşatmak için, düzenimizi sürdürmek için onlara ihtiyacımız var. Amaca giden tüm yollar meşrudur. İşçilere azıcık ekmek ve azıcık göstermelik insan muamelesi yapmak, onları kazanmak için yeterli."
Sayfa 29
Zaman Döngüselse Bir Kader Var Mı?
"Ama bakın,” dedi Dearri tarif edilemez bir doyum duygusuyla ve kendi aklınca, "daha şimdi Eşzamanlılık sisteminizde geçmiş ve gelecek olmadığını, yalnızca bir tür sonsuz şimdi olduğunu söylemiştiniz. O zaman çoktan yazılmış bir kitaptan nasıl sorumlu olabilirsiniz ki? Tek yapabileceğiniz onu okumak. Hiçbir seçim, hiçbir özgür eylem kalmıyor. ”
Sayfa 195
Reklam
Düşünceler ve Gerçekler
Hükümetlerimiz, yasalarımız yok pekala. Ama görebildiğim kadarıyla, düşünceler hiçbir zaman yasalarla ve hükümetlerle denetlenmemiştir.... Devletçiler hareketi güç kullanarak bastırmaya çalıştılar ve başaramadılar. Düşünceler baskı altına alarak yok edilemez. Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir. Düşünmeyi reddederek, değişmeyi reddederek.... Ortalama insan aklının doğuştan korkaklığından alıyor gücü. Kamuoyu! Kendisinin de parçası olduğu iktidar sistemi bu; o da bunu kullanmayı biliyor. Odocular toplumunu bireyin aklını baskı altına alarak yöneten, hiçbir zaman varlığı kabullenilmeyen, erişilmez iktidar... İnsanı delirten, gerçeğin dışında yaşamaya çalışmak oluyor. Gerçek dehşet verici. İnsanı öldürebilir. Yeterince zamanı olursa kesinlikle öldürür. Gerçek acıdır - bunu sen söylemiştin. Ama insanı delirten yalanlar, gerçekten kaçışlar. Kendini öldürmek istemene neden olan o yalanlar.
Mülkiyet ve Hırsızlık
-... Nerede mülkiyet varsa orada hırsızlık olduğunu söyleyen Odo değil miydi? - Bir hırsız yaratmak için bir sahip yaratın, suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun. "Toplumsal Organizma"
Sınav Sistemi
Sınav sıstemi ona anlatıldığında çok şaşırmıştı;doğal öğrenme isteğini, bu bilgiyle doldurulma ve istendiğinde geri kusma dizisinden daha fazla engelleyebilecek bir şey düşünemiyordu.İlk önceleri sınav yapıp not vermeyi reddetti, ama bu, Universite yöneticilerinin keyfıni o kadar kaçırdı ki, ev sahiplerine nezaketsizlik etmemek için isteklerine uydu. Öğrencilerinden fizikte ilgilerini çeken herhangi bir sorun hakkında bir makale yazmalarını istedi; sonra da bürokratlar formlarına ve listelerine yazacak bir şey bulabilsinler diye hepsine en yüksek notu vereceğini söyledi. Birçok öğrencinin şikâyet etmek için gelmelerine şaşırdı. Onun problem hazırlaması ve doğru soruları sormasını istiyorlardı, soruları düşünmek değil, öğrendikleri yanıtları yazmak istiyorlardı. Bazıları herkese aynı notu vermesine şiddetle karşı çıktılar. Parlak öğrencilerle aptal olanlar nasıl ayırt edileceklerdi o zaman? Çok çalışmanın ne yararı kalacaktı. Eğer rekabetçi ayrımlar olmayacaksa, hiçbir şey yapmamak daha iyiydi.
Sayfa 114
Acı
"Acı var,” dedi Shevek ellerini açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını varsayamam. Acı çekme, yaşamamızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık
Sayfa 59
Geçmişimizi onunla ilişkimiz bittiğinde bir kenara bırakıyoruz. Onunla alışverişimizi tamamladığımızda. İşte, o kadar basit.
Sayfa 218
35 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.