Bu ülkede insanlar kendilerinin yetersiz olduklarını bildikleri, hissettikleri konularla dalga geçerek eksiklik duygularını alt edebileceklerini düşünüyordu. Alaycılık bir savunma ve kendini besleme alışkanlığıydı.
Sadeliğin üstünlüğünü, ayrıcalığını anlayabilmesi için otuz iki savaş çıkarması, ölümle bütün anlaşmalarını bozması, ün denilen pisliğe bir domuz gibi bulanması ve tam kırk yıl yitirmesi gerekmişti.
Kadın milleti kafasına bir şeyi koyduysa Alişim, dokuz adam bir araya gelse vazgeçiremezsin. Oflaya puflaya, söylene söylene, ağlaya ağlaya allem etti kallem etti, soktu babamın kafasına tarla işini...