Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

beria

Ama yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır. Yıldızların senede bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi...Daidalos da benim için öyle bir takımyıldızdı.
kirke
Reklam
Ölümlüler şöhreti böyle ele geçiriyor diye düşündüm. Çok çalışarak ve kendilerini adayarak...Yeteneklerine bahçeye bakarmış gibi bakıp güneşin altında ışıldamasını sağlayarak... Tanrılarsa yakıp yıkarak, savaşlar çıkararak...
Bir engereği avucunuzdan besleyebilirsiniz. Ama ısırma arzusunu içinden söküp atamazsınız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neden saldırgan olduğumu anlamakta güçlük çekenlere, hayranlığın doğası üzerine biraz daha düşünmelerini tavsiye ederim.
Bu dünyada determinizm en az içtenlik kadar ender rastlanan bir şeydir.
Reklam
Şairlere hayranlık duyuyorum. Kayıplarla başladığımız, kayıplarla sürdürdüğümüz şu hayatta, kaybı telafi etmekle uğraşmanın beyhudeliğini ve, şairaneliğimi bağışlayın lütfen, kaybederek kazanılacağını galiba en iyi onlar biliyor. Şairleri merak ediyorum. Elmayı ya da geçmişi ısırdıktan sonra ağızlarını yenleriyle silip silmediklerini; kış günü sevgilileri boşlukta yüzen turuncu sarmallardan söz ettiğinde bir şey anlayıp anlamadıklarını; evdeki boş kavanozları gazete kağıtlarına sarıp annelerine götürüp götürmediklerini... Böyle tuhaf şeyleri merak ediyorum.
Çünkü şiir geçmiş zamandır. Şiir şimdiki zamandır, çünkü yaptığımız ve yapmadığımız şeyler için hala şiirlerden onay almak istiyoruz. Şiir gelecek zamandır, çünkü şairlerin ömrü bildiğimiz üzere ortalama bir insanın ömründen daha uzundur.
Şairleri araştıran Can karakteri söyler
Oyalanırsın oyalanırsın bir şeyleri geciktirmek için, ama oyalanırken yaptığın hiçbir şeyden de tat almazsın.
"Birbirimizi acımasızca kullanıyoruz. Bireyin esenliğine hiç saygı göstermiyoruz. Saygıyı simgelere saklıyoruz. Ölenlere ya da gerçekte hiç sahip olmadığımız değerlere soyut bir saygı." Eugene Schoulgin/ Bir Başka Dünyadan, (Çev. Deniz Canefe), Can Yay. s. 133.
Sayfa 133
Bir uçan balonun ipini hem sıkıca tutmuşlar, hem de ipi bıraktıklarında ne olacağını delicesine merak ediyorlardı. İçimizdeki uçan balon yasası...
Reklam
Erdem, kendinden olanı protesto edebilmektir.
"Eylül 1982’de, Beyrut yakınındaki Sabra ve Şatilla mahallelerinde yapılan katliamlar sonrasında yaşananlar belleğimden hiç silinmeyecek. Bir Hıristiyan fraksiyonundan Lübnanlı milisler, İsrail ordusunun fiili işbirliğiyle, Filistinli sivillere acımasızca saldırmışlardı. Bazı tahminlere göre iki binden fazla ölü vardı. Tüm dünya, Araplar kadar Batılılar da öfkelenmiş ama en kitlesel ve anlamlı protesto Tel Aviv sokaklarında gerçekleşmişti. Yürüyüşe dört yüz bin gösterici, yani her sekiz İsrailliden en az biri katılmıştı. İsrail makamlarının ve askerlerinin davranışı karşısında çileden çıkanlar bile Yahudi halkının bu tavrını hayranlıkla izlemişlerdi. Kendisine ve yakınlarına karşı işlenen suçu protesto etmek meşru ve gereklidir ama mutlaka büyük bir manevi yüceliğe işaret etmez; buna karşılık, kendi tarafındakilerin işledikleri suçu şiddetle protesto etmek ise büyük bir soyluluktur."
Her gerçek şair mutlaka Kolomb olmak zorundadır. Amerika Kolomb'dan önce de vardı ama onu yine de Kolomb keşfetti.
Sayfa 75
deliliğe özlem
Evet, evet aynen öyle! Ve herkesin aklını kaçırması gerek, en kısa zamanda herkesin delirmesi lazım! Gerekli olan bu, biliyorum.
Sayfa 165
Onlara göre itaat erdemdi, gurur ise kusur, "BİZ" Tanrı'dan, "BEN" ise şeytandan geliyordu.
Sayfa 135
Geri195
1.439 öğeden 1.426 ile 1.439 arasındakiler gösteriliyor.