OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI...
Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
AĞARTI
sevgililer yüzüne karşılık geldim
kaygı bağırdı gözevlerimde
günlerin yamanan yıldızlar
ve üzülen gökkuşaklarıyla
doluluğundan söz ediliyor
evlerde çocuklar arşınlanıyor
Evimin balkonu denize bakıyor; caddeye, dağlara, gün batımına. Evimin balkonunda sigaramı tüttürüyorum. Cebimde paket, yanında da bir kurşunkalem var. Sigara tüketilmekten oldukça memnun, kalem ise biraz keyifsiz…
İşte beklediğim an geldi: Kızıllık! Gün batıyor! Deniz, güneşin parlak gölgesiyle oynaşıyor. Arkama yaslanıp, ayaklarımı da şöyle
Bakma sen insanların evcil dediğine,onlar hala vahşi...İnsan kadınların tırnakları çok acayip. Üzeri cilalı gibi. Adamı paralar valla iyisi mi sen bir muhabbet kuşu al,sıkılırsan yersin!
Güzel bir hikaye tamamlama serüveninin daha sonuna geldik.. Sürprizlerle dolu ve başlangıçta 19 kişinin katılımıyla ( 19 u koruyamadık tabii :) sonrasında 15 kişi kalarak hikayemiz tamamlandı.) Fantastik olarak kurgulanmaya başlayan hikayemiz, yazım süreci içinde Fantastik-Bilim Kurgu ya dönüşmüş ve birbirini tamamlayan herbirisi şahane
"Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden daha uzun, hepsi bu kadar."
Bir çeşit kutsal kitaptır Zorba. Biraz budizm bile serpiştirilmiştir hatta içine. Tüm kutsal kitapların birleşimidir, hatta kadına bakış açısına bakınca daha bir haklı hissettiriyor bu cümle bana. Ama şöyle bir yanı var ki okuyunca mutlu eder insanı. Garip bir şekilde hafiflemiş ve keyiflenmiş hissedersiniz.
Muhteşem bir önsöz ile başlar herşey. Yazarımız Girit’e linyit yatağını işletmeye Makedonyalı Zorba isimli biri ile gitmesi ile başlıyor romanımız. Aleksis Zorba karakterimiz her şeyi yaşayarak öğrenmiş hayatta bildiği tüm şeyleri deneyimlemiş ve üzerine düşünmüş. Santur denilen yöresel bir müzik aleti çalmaktadır. Bizim Kanuna benzeyen bir müzik aleti. Kurduğu cümlelerin büyüüük bir kısmını evimin duvarına asmak yazmak ve her gün her gün okumak istedim.
Yine de kitaptaki tüm romanı ağzından dinlediğimiz kişinin (Nikos Kazancakis olduğunu biliyoruz) hayata bakış açısı, düşünme biçimi, kurduğu cümleler o kadar benimdi ki inanılmaz etkilendim. Özellikle "biliyordum, biliyordum ama, cesaretim yoktu. Hayatım yanlış yola sapmıştı, İnsanlarla olan ilişkilerimi bir iç konuşması haline sokmuştum. O kadar düşmüştüm ki, bir kadına aşık olma ile kitap okuma arasında seçim yapmam gerekse, kitabı seçerdim." cümlesi son zamanlar okuduğum en muazzam cümleydi.
Diğer bir bakış açısı ile Albert Camus’un Nobel aldığı yıl hangisini seçerdin diye sorsalar Mersault’u seçerdim ki Zorba’yı sevmediğim anlamına kesinlikle gelmez.
Ve büyüten kitaplar diye bir liste olsa kesinlikle içerisinde yer almalıdır.
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016bin okunma
Sizce kediler bizim yerimizde, bizde onların yerinde olsaydık ne olurdu .Hiç düşündünüzmü evimin insanı kitabıda aynen bunu anlatıyor. Bir kedinin bir insanı yanına beslemek için aldığını , bilmediği şeyleri öğrendiği yani kısaca bir kedinin başından geçenleri anlatıyor . Ama bu kediler bizim yerimizde onun için kitaba ayrı bir heyecan katmış ben okudum ve kesinlikle sizde okumalısınız. İyi okumalar
Evimin İnsanıNurgül Ateş · Çizmeli Kedi Yayınları · 201537 okunma
Bir Adım Daha
Herkes gibi herşey gibiyim. Bir ben değilim sadece. Bekliyorum, can güvenliğim için, sarı çizginin arkasında, ellerim düşmemesi için çantamı tutuyor ya da ayakta durabilmek için ben onu. Tam olarak kendimi nerede kaybettiğimi hatırlamıyorum. Bir sahafta eski bir kitap kokusunda, çocukların gülüşünde, bir annenin doğum