"Yerdeki, gökteki zerrelerin hepsi sınama çağında Allah askeridir.
Yeli gördün ya, Âd kavmine ne yaptı?
Suyu gördün ya, tûfanda neler etti?
O kin denizi Firavuna ne işler açtı?
Bu yeryüzü Kâruna ne işler gösterdi?
Ebabil kuşları file neler etti?
Sivrisinek Nemrûd'un başını nasıl yedi?
Davûd, eliyle koca taşı kaldırıp atınca,
taş tam
Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar, Sen birisini dişinle ısırıp da kan içinde bırakırsan diş ağrısına tutulunca ne yaparsın?
"Ey acz ve hakareti içinde mağrur ve mütemerrid ve zaaf ve fakrı içinde serkeş ve muannid olan ins ve cin! Emirlerime itaat etmezseniz, haydi, elinizden gelirse hudud-u mülkümden çıkınız! Nasıl cesaret edersiniz ki, öyle bir Sultanın emirlerine karşı gelirsiniz; yıldızlar, aylar, güneşler, emirber neferleri gibi emirlerine itaat ederler. Hem tuğyanınızla öyle bir Hâkim-i Zülcelâle karşı mübareze ediyorsunuz ki, öyle azametli mutî askerleri var, faraza şeytanlarınız dayanabilseler, onları dağ gibi güllelerle recmedebilirler. Hem küfranınızla öyle bir Mâlik-i Zülcelâlin memleketinde isyan ediyorsunuz ki, cünudundan öyleleri var, değil sizin gibi küçük, âciz mahlûklar, belki farz-ı muhal olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv-ü kâfir olsaydınız, arz ve dağ büyüklüğünde yıldızları, ateşli demirleri size atabilirler, sizi dağıtırlar. Hem öyle bir kanunu kırıyorsunuz ki, onunla öyleler bağlıdır, eğer lüzum olsa arzınızı yüzünüze çarpar, gülleler gibi, küreler misillü yıldızları üstünüze Allah'ın izniyle yağdırabilirler."
E.Y: Kabe kapatıldı bu hayra alemet mi?
Ben: Değil. Bak şundan bir örnek vereyim...
E.Y: Tamam.
Ben: Osmanlı'nın son zamanlarında kabe'de sel felaketi oluyor. Bu sel yâni öyle böyle değil. Sel kâbe'nin duvarlarının neredeyse yarısına yakın ve azgın bir şekilde su baskını sürüyor. Sel baskınında herkes tavaftan bulunmazken, orada olan Osmanlı
kalemi kamera gibi kullanmak; bir çanakkale savaşı günlüğü..
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var.
okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil.
zira
Hz. Ömer Şam'da sınır nöbeti tutan askerleri denetlemeye gittiğinde askerlerin komutanı, sahabeden Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın çadırında istirahat etti. Vakit öğle vakti idi. "Size askerin yemeğinden mi yoksa komutanın yemeğinden mi getirelim? diye sordular. Hz. Ömer "Her ikisinden de getirin!" dedi. Önce askerin yemeğinden getirdiler. Yemekte et, et suyu ve tirit vardı. Hz. Ömer: "Bu askerin yemeği! öyle mi? dedi. Evet dediler. "Bir de komutanın yemeğini getirin bakalım!" dedi. Komutanın yemeğini de getirdiler. Yemekte birkaç parça kuru ekmek ve biraz süt vardı. Bunu gören Hz. Ömer hüngür hüngür ağladı ve dedi ki: "Seni bu ümmetin emini diye adlandıran ne doğru bir şey yapmış!" Dünya hepimizi değiştirdi de bir tek seni değiştiremedi Ey Ebu Ubeyde!"