SULTAN ALPARSLAN
Anadolunun kapısını müslümanlara açan büyük İslâm kahramanı
Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanı bizlere armağan eden büyüklerimizden birisi de Sultan Alparslan'dır. İslâmın bu bahadır evlâdı Malazgirt'te kalabalık Bizans ordusunu perişan ederek Anadolu'nun kapısını Müslümanlara açmıştır. Fetih ordusu da açılan
Allah ı bilen,Allah yaklaşan ,Allah için amel eden Allah a doğru say eden ve nihayet Allah katında olanları keşfeden kalbdir.
Diğer uzuvlar kalbe tabi ve onun hizmetçileridir.
Onlar,kalbin çalıştırdığı alet ve vasıtalardır.
Masivalardan temizlendigi zaman, Allah a yaklaşıp saadete eren ve felah bulan bu kalb olduğu gibi,masivayı içine alıp
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var.
okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil.
zira
Hz. Ömer Şam'da sınır nöbeti tutan askerleri denetlemeye gittiğinde askerlerin komutanı, sahabeden Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın çadırında istirahat etti. Vakit öğle vakti idi. "Size askerin yemeğinden mi yoksa komutanın yemeğinden mi getirelim? diye sordular. Hz. Ömer "Her ikisinden de getirin!" dedi. Önce askerin yemeğinden getirdiler. Yemekte et, et suyu ve tirit vardı. Hz. Ömer: "Bu askerin yemeği! öyle mi? dedi. Evet dediler. "Bir de komutanın yemeğini getirin bakalım!" dedi. Komutanın yemeğini de getirdiler. Yemekte birkaç parça kuru ekmek ve biraz süt vardı. Bunu gören Hz. Ömer hüngür hüngür ağladı ve dedi ki: "Seni bu ümmetin emini diye adlandıran ne doğru bir şey yapmış!" Dünya hepimizi değiştirdi de bir tek seni değiştiremedi Ey Ebu Ubeyde!"
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettiklerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettiklerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
ARAP PEYGAMBERİ MUHAMMED'E GÖRE KADININ TANIMI VE NİTELİKLERİ
İki kadınım tanıklığı bir erkeğin tanıklığıma bedeldir (Kur'ân 2 Bakara 282)
Kadınlar aklen ve dinen dün yaratıklardır.... (Arap Peygamberi Muhammed)
Uğursuzluk üç şeyde vardır: karida ev'de ve at'da..... (Muhammed)
Namazı kat'eden şeyler köpek, eşek, domuz
Şamil'in etkileyici coşkusunu görmek için zamanı biraz ileri alıp 1843 yılına gitmemiz gerekir. Büyük ve Küçük Çeçenistan aşiretleri, Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Askerleri diğer cephelerde kıyasıya mücadele eden Şamil Çeçenistan' a destek gönderemiyordu. Çeçenlerin mücadeleye devam etme imkanı kalmamıştı. Evleri yerle bir edilmiş
"The Sabres of Paradise: Conquest and Vengeance in the Caucasus" orijinal adıyla Ketebe Yayınları tarafındansa Şeyh Şamil Efsanesi "Cennetin Kılıçları" adıyla yayınlanan eser ilk defa 1960 yılında, Müridizmin bitişinden yaklaşık 100, Şeyh Şamil'in vefatından 89 yıl sonra orijinal adına denk düşecek biçimde
Şamil'in etkileyici coşkusunu görmek için zamanı biraz ileri alıp 1843 yılına gitmemiz gerekir. Büyük ve Küçük Çeçenistan aşiretleri, Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Askerleri diğer cephelerde kıyasıya mücadele eden Şamil Çeçenistan' a destek gönderemiyordu. Çeçenlerin mücadeleye devam etme imkanı kalmamıştı. Evleri yerle bir edilmiş
Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar, Sen birisini dişinle ısırıp da kan içinde bırakırsan diş ağrısına tutulunca ne yaparsın?
45. Ey iman edenler! Bir düşman birliği ile çatıştığınız vakit sebat ediniz ve Allah'ı çokça anınız ki zafer sizin olsun.
[Bedir Savaşı öncesinde Ebû Süfyân, müslümanların kervanı vurmak üzere yola çıktıklarını haber alınca Bedir'den geçerek Mekke'ye ulaşan yolu terketmiş, râkımı daha düşük olan sahil yoluna kaymıştı. Müslümanların mevzilendikleri yer iki cihetten sakıncalı idi: a) Deniz tarafında korumalarıyla birlikte düşman kervanı, karşı tarafta ise Ebû Cehil kumandasındaki düşman askerleri vardı; buna göre İslâm as- kerleri iki düşman gücü arasında kalmış oluyorlardı. b) Mekkeliler'in daha önce gelerek mevzilendikleri, Medine'ye daha uzak bulunan yer hareket için daha uygun, kumsuz ve sağlam zeminli bir mekân olduğu halde, müslümanların mecburen mevzilendikleri yer kumlu idi, hareket kabiliyetini zorlaştırıyordu. İlâhî bir lutuf olarak yağan yağmur müslümanların bulunduğu zemini pekiştirdi, düşmanların zemini ise çamur deryasına döndü. Ayrıca görülen rüyalar, yorumlar ve karşılaşma sırasında karşılıklı ve olana göre farklı görmeler de müslümanlara moral güç verdi.]